Continental ve Pyrolyx arasında geri dönüştürülmüş karbon karası için yapılan anlaşma kapsamında önümüzdekibeş yılda yıllık 10 bin tonluk teslimat bekleniyor.Pyrolyx, 3 milyon adet üzerinde kullanım ömrünü tamamlamış lastiği geri dönüştürerekher bir fabrikasında yılda 25 bin ton üzerinde CO2 emisyonundan tasarruf yapmayı öngörüyor. Anlaşma ile geridönüştürülmüş karbon karasının farklı lastik segmentlerinde kullanımı da hedefleniyor.
Rremium lastiklerin üreticisi Continental ve Pyrolyx, son yıllarda geri dönüştürülmüş karbon karası teknolojisinde ortaya çıkan gelişmelerle ilgili iş birliği kararı aldı. Yapılan iş birliği kapsamında, Continental’in dünya genelindeki lastik üretim tesisleri için beş yıllık bir geri kazanılan karbon karası (rCB) tedarik anlaşması imzalandı. Bu ortak iş geliştirme taahhüdü, geri kazanılan karbon karasını (rCB) farklı lastik segmentlerinin üretiminde kullanmanın temellerini atmayı hedefliyor.
Bu duyuru, lastik üretiminde ve malzeme tüketiminde sürdürülebilirliği artırma konusunda yaşanan zorluklara karşı atılan önemli bir adım. Pyrolyx, kullanım ömrünü tamamlamış 3 milyon adetten fazla lastiği değerlendirmeyi ve CO2 emisyonlarını klasik karbon karasına kıyasla her bir fabrikada yılda 25 bin ton üzerinde azaltmayı öngörüyor.
Continental Malzeme ve Süreç Geliştirme ve Endüstrileşme Departmanı Başkan Yardımcısı Dr. Andreas Topp, “Bu iş ortaklığı ürünlerimizin ve operasyonlarımızın sürdürülebilirliğini artırma taahhüdümüzün altını çizmektedir. Lastiklerimizin en yüksek güvenlik performans kriterlerini karşılamalarını sağlarken müşterilerimiz için yenilikçi, çevreye faydalı teknolojiler geliştirme kararlılığındayız.” dedi.
Pyrolyx şirketinin ABD CEO’su Thomas Redd ise şunları söyledi: “Bu tedarik anlaşması kullanım ömrünün sonuna gelmiş lastiklerden karbon karasını geri kazanmaya karşı tutumumuzu ve rCB’nin dünya çapında kabul edildiğini doğrular nitelikte. Elde ettiğimiz rCB, geri kazanılan karbon karası endüstrisi için ezberleri bozan bir malzeme.” dedi.
Anlaşma şirketlerin lastik üretiminde çevresel olarak sürdürülebilir tedarik zincirleri yaratma bağlılığına dikkat çekiyor.