Bu içeriği değerlendirin.
Okuma Süresi
1 dakika

Bilim insanları, Ay’ın kutup bölgelerine yakın kraterlerde donmuş su olabileceğini ve ayın yüzeyinde dolaşan çok az miktarda su olabileceğini ileri sürdü. Bu suyun kaynak suyu olup olmadığı henüz belli değil; bu nedenle suyun nerede bulunabileceğini tahmin etmek zor.

Ay’a uzun süreli insanlı görevler için önemli bir adım, bir su kaynağının bulunması olacak. Eğer ayda bir su kaynağı bulunursa, astronotlar Ay’a seyahatlerinde yanlarına büyük miktarlarda su taşımak zorunda kalmayacakları için çok daha uzun süre görevde kalabilecekler. Son araştırmalar, Ay’ın kutuplarına yakın kraterlerde donmuş su olabileceğini ve ayın yüzeyinde dolaşan çok az miktarda sıvı su olabileceğini ileri sürdü. Ancak bilim adamları bu suyun kaynak olup olmadığından emin değil, bu yüzden nerede bulunabileceğini tahmin etmek zor.

Yeni bir çalışma, ay suyunun yaşını, kökenini araştırdı ve farklı kaynaklara sahip olabileceğini buldu. Bazı buz birikintileri milyarlarca yıllıkken, bazıları daha yeni.

Araştırmacılar, su kaynaklarının bulunduğu güney kutbuna yakın kraterlere bakmak için Ay Keşif Orbiter’in verilerini kullandılar. Bu kraterlerin yaşını analiz ettiler ve içlerindeki buzun 3.1 milyar yıldan daha eski olamayacağını buldular. Buzun yaşı için daha fazla kanıt, kraterlerin zemininde yer alan birikintilerden elde ediliyor.

Araştırmacılar, ayrıca derinliklerini analiz ederek birikintilerin yaşı hakkında daha fazla ipucu aradı. Analiz edilen birikintilerin çoğu gerçekten çok eski görünüyordu ancak daha yeni olduğu anlaşılan ve daha keskin kenarlara sahip bazı küçük kraterlerde de tortular mevcuttu. Brown Üniversitesi’nden araştırmacı Ariel Deutsch, “Bu bizim için bir sürpriz oldu. Daha önce birikintilerde hiç buz gözlemi yapılmamıştı” açıklamasını yaptı.

Bu bulgular, kaynakların kullanılabilirliğini belirleyerek gelecekteki insanlı ay görevlerine yardımcı olabilir. Araştırmanın ortak yazarı Profesör Jim Head, “İnsanları uzun süreli keşifler için Ay’a geri göndermeyi düşündüğümüzde, orada hangi kaynaklara güvenebileceğimizi bilmemiz gerekiyor ve şu an da maalesef bilemiyoruz. Bunun gibi çalışmalar, bu soruları cevaplamak için nereye gitmemiz gerektiği konusunda tahminlerde bulunmamıza yardımcı oluyor” dedi.