Bu içeriği değerlendirin.
Okuma Süresi
2 dakika

Hollanda’da ana yollardan birinden birkaç metre uzakta elektrikli battaniyeye sarılı bir erkek cesedi bulunmuş, ancak ceset bozulmaya başladığı için kimlik tespiti yapılamamıştı. BBC Türkçe’ye göre bu eski vakayı çözebilmek amacıyla Hollanda polisi ilk kez bir podcast yayınlama kararı aldı.

Olay Ağustos 1991’de, başkent Amsterdam’ın doğusundaki Naarden kentinde olmuştu. Cesette çok sayıda bıçak yarası vardı. O bölgede çalışan işçiler etrafa yayılan koku üzerine cesedi bulmuşlardı. Neredeyse 30 yıllık bir polis soruşturması işte böyle başladı. Ama polis ne kurbanın ne de zanlının kimliğini tespit edebildi.

Geçen ay üç bölüm halinde yayınlanan podcastı binlerce kişi dinledi. O günden bu yana da polise olayla ilgili bilgi akışının devam ettiği söyleniyor.

Polis, olay yerine vardığında, cesedin kimliğine dair veriler aramıştı. Ancak kimlik bulamadıkları gibi, bozulmadan dolayı cesedin tanınmaz halde olduğunu görmüşlerdi.

Naarden bölgesine yeni polis dedektifi olarak atanan Johan Baas, “Birkaç gündür izin kullanıyordum; bir ceset bulunduğuna dair patronumdan telefon geldi. İlk büyük vakam olacaktı. Hemen olay yerine gittim” diye anlatıyor o günü.

Baas, “Ceset dikkatle ufak parçalara ayrıldı; her şey fotoğraflı ve yazılı olarak kayda geçirildi.” diyor.
1990’larda Hollanda polisinin cinayet vakalarını çözüme kavuşturma oranı yüzde 90 düzeyindeydi. Ancak DNA teknolojisi henüz yeni gelişmekte ve kaynaklar sınırlıydı.

Suçluları bulmak için bol miktarda kan ve sperm örneğine ihtiyaç duyuluyordu, DNA veri tabanı yoktu.
Dedektif Baas, “Parmak izi gibi mevcut yöntemlerle yetinmemiz gerekiyordu, ama polisin veri tabanında kurbanın parmak izine rastlanmamıştı; uluslararası veri tabanlarına da olay intikal etmedi” diye anlatıyor.

Olayla ilgili görgü tanığı çıkmamıştı. Cesedin durumundan dolayı poliste kurbanın fotoğrafı da yoktu.
Üzerindeki giysiler sonuç vermemişti. Sarılı bulunduğu elektrikli battaniye ise 1960’larda Almanya’da üretilen ve Hollanda, Belçika ve Fransa’da binlercesi satılan türden bir battaniyeydi. Sonuç alınabilecek tek ipucu, kurbanın parmağındaki bir altın yüzüktü.

Dedektifler bu yüzüğün Otto adlı bir şirketten posta havalesiyle satın alındığını tespit edip alıcıları incelemeye aldı. Çoğu alıcı hala yüzüklere sahipken, bir adam, satın aldığı yüzüğün kendisinde olmadığını, Amsterdam’da bir barda başka birine sattığını söyledi.

Görgü tanıkları bu satışı doğrulayıp, yüzüğü alan kişinin hemen her gün bara uğrayan bir adam olduğunu söyledi. Ancak Türk olduğu sanılan bu esrarengiz kişi son haftalarda görülmemişti. Polis de bu kişinin kimliğine veya cesedin ona ait olup olmadığına dair bir bilgiye ulaşamadı.

Dedektif Johan Baas’ın sonraki soruşturmalarında, kurbanın ve katilin kimliği hep net olmuştu. Ama polis daha ileri gidemediği için sonunda dosya kapatılmıştı.