Okuma Süresi
2 dakika

Parmak iziyle şifreleme, yüz tanıma, retina taraması ve sesli şifreleme gibi yöntemlerden oluşan biyometrik güvenlik yöntemleri yükselişe geçerken geleneksel şifreleme yöntemlerinin kullanımı giderek daha da azalıyor. Bugün Amerika’da kullanıcıların %86’sı kimliklerini doğrulamak veya ödeme yetkisi vermek için biyometrik şifreleme yöntemlerini tercih ediyor. Yöntemin mahremiyet açısından ne kadar güvenilir olduğu ise hala tartışma konusu. 

Visual Capitalist’tin haberine göre küreselleşen dünyada internet kullanıcısı sayısı giderek daha da fazla oranda artarken teknolojik araçlar üzerinden kimlik doğrulaması yapabilmek çok daha fazla zorlaşıyor. Biyometrik doğrulama bu ihtiyaca karşılık verebilmek açısından hayatımıza girmiş olsa da hala siber güvenlik açısından pek çok tartışmanın ana konusu. Günümüzde kimlik doğrulaması yapabilmek için 3 ana yöntem kullanılıyor: Sahip olduğunuz bir belgeyi kullanmak, sadece kendinizin bildiği bir bilgiyi kullanmak veya sizi diğer insanlardan ayrıştıran bir fiziksel özelliği kullanmak. 

İnsanları birbirinden belirgin şekilde ayırabilen özellikler yardımıyla sağlanabilen biyometrik şifreleme ise git gide daha da popüler hale geliyor. Ayrıştırmak için kullanılan fiziksel özellikler çoğunlukla göz taraması, parmak izi taraması, yüz taraması veya ses tanıma gibi yöntemlerde kullanılıyor. Uzmanlara göre biyometrik şifreleme, bu fiziksel özellikler her bir kullanıcıya özel olduğu için geleneksel yöntemlere göre teorik olarak çok daha fazla güvenlik sağlıyor. 

Günümüzde hala en yaygın iki şifre ‘123456’ ve ‘password’ 

Yaşanan bu teknolojik gelişmeyle geleneksel şifreleme yöntemlerini kullanan kullanıcılar, korumak istediği veriyi büyük bir riske atmış oluyor. Günümüzde pek çok şifre ve pin kolayca erişilebilir veya tahmin edilebilir kaynaklara dayanıyor. Araştırmalara göre 2019’da bile hala, en çok kullanılan şifreler “123456” ve “password”. 

Sadece doğru kullanıcı tarafından erişilebilen e-postalar veya SMS’ler aracılığıyla yapılan iki aşamalı güvenlik yöntemlerinin her bir aşaması veya iki aşaması birden yine biyometrik şifreleme yöntemleriyle kullanıcı için çok daha hızlı bir biçimde sağlanabiliyor. Günümüz dünyasında neredeyse tüm akıllı telefonlar bir çeşit biyometrik şifreleme özelliği kullanıyor. Bununla birlikte biyometrik kimlik doğrulama ile ilgili bilinen en yaygın uygulama Schengen ülkelerinde bulunan havaalanlarında kullanılıyor. Schengen Giriş-Çıkış Sistemi olarak bilinen ve biyometrik kimlik doğrulamasına dayanan sistem, parmak izi ve yüz tanıma sistemini içinde birleştirerek kullanıyor. 

Kullanıcıların bir kısmı biyometrik yöntemleri mahremiyet açısından sakıncalı buluyor 

Öte yandan bazı kullanıcılar hala biyometrik doğrulama yöntemlerine biraz daha şüpheci bir biçimde yaklaşıyor. Çoğu kişi artık parmak izi doğrulamasını güvenilir bulsa da kullanıcıların sadece %14’ü kimlik doğrulaması için yüz tanıma sistemlerine güveniyor. Bazı uzmanlara göre biyometrik şifreleme henüz daha ilk adımlarını atıyor; dolayısıyla içinde barındırdığı hiçbir yöntem yüzde yüz güvenilir değil. Bugün biyometrik doğrulamayı tercih eden kullanıcılar da parmak izi klonlama ya da maske kullanımı gibi yöntemlerle siber saldırılara maruz kalabiliyor. 

Bununla birlikte pek çok kişi biyometrik doğrulama yöntemlerini mahremiyet açısından da sakıncalı buluyor ve kişileri hukuki yaptırımlardan geleneksel şifreleme yöntemlerine göre daha az koruduğunu iddia ediyor. Başka bir bakış açısına göre de yöntem, mahremiyet açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor olsa da veri koruması açısından kullanıcıya çok daha güvenli bir ortam sunuyor. 

Biyometrik doğrulama yöntemleri günümüz dünyasında giderek artan oranda yaygınlaşsa ve veri korumasını geleneksel şifreleme yöntemlerine göre büyük oranda artırıyor olsa da doğası gereği konuyla ilgili pek çok tartışmanın ana gündemini oluşturmaya devam edecek gibi görünüyor.