‘Next Generation (NG)’ araştırma şirketi, 2-6 Kasım tarihleri arasında deprem bölgelerinden 15 yaş üzeri 2 bin 54 kişinin katılımı ile online olarak gerçekleştirdiği kamuoyu araştırması sonuçlarını açıkladı. Aktarılan detaylara göre; katılımcıların yüzde 42’si, yaşadıkları binada depreme dayanıklılık testi yapılmadığını ifade etti.
‘Next Generation (NG)’ araştırma şirketi; 2-6 Kasım tarihleri arasında, deprem bölgelerinden 15 yaş üzeri 2 bin 54 kişinin katılımıyla ‘benderimki.com’ üzerinden online olarak gerçekleştirdiği kamuouyu araştırması sonuçlarını açıkladı. Araştırmanın, insanların depreme ne kadar hazırlıklı olduğunu ve konu hakkındaki bilgilerini analiz ettiği ifade edildi. Katılımcıların yüzde 45’inin İstanbul, yüzde 25’inin İzmir, yüzde 16’sının Kocaeli, Sakarya ve Yalova, yüzde 2’sinin Düzce ve Bolu, yüzde 5’inin Van, Hakkari, Ağrı, Bitlis ve çevresi, yüzde 7’sinin ise Elazığ ve Malatya’da yaşadığı belirtildi.
Aktarılan detaylara göre; katılımcıların yüzde 13’ü, deprem anında yapılması gerekenler ile ilgili eğitime katıldığını belirtirken yüzde 37’si, bu konuyu kendisinin araştırdığını söyledi. Yüzde 44’lük bir kesim, medyada bu konu hakkında bilgi veren uzmanları dinlerken yüzde 6’lık oran ise deprem ile ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını belirtti. Araştırmada, katılımcılara ayrıca evlerinin yakınında deprem sonrasında toplanma alanı olup olmadığı da soruldu. Her 10 kişiden 5’i toplanma alanının olduğunu söylerken 3’ü olmadığını dile getirdi. Kalan 2’si ise toplanma alanı olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığına işaret etti.
Bununla birlikte; katılımcıların yarısı, deprem sigortalarının olduğunu belirtirken kalan yarısı ise uzun süredir deprem sigortası yaptırmadıklarını ifade etti. Deprem sigortası yaptırdığını söyleyen katılımcıların, hangi amaçla sigortayı yaptırdığı da analiz edildi. Her 10 kişiden 4’ü, deprem sigortasını devlet desteğinden faydalanmak için yaptırdığını söylerken 3’ü elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerini açtırmak için zorunlu olarak yaptırdığını belirtti. 2’si, tapu işlemleri için yaptırmak zorunda kaldığını dile getirirken kalan kişiler, ev kredisi almak için yaptırdığını ifade etti.
Katılımcıların yüzde 38’i, depreme dayanıklılık testi hakkında bilgi sahibi değil
Katılımcılara yaşadıkları evin kendilerine ait olup olmadığı sorulduğunda; her 10 kişiden 7’si, kendi evleri olduğuna işaret etti. Kalan 3 kişi ise kendi evlerinde yaşamadıklarını belirtti. Araştırmada katılımcılara, yaşadıkları binada depreme dayanıklılık testi yapılıp yapılmadığı da soruldu. Yüzde 18, testin yapıldığını ve binalarının dayanıklı çıktığını belirtirken yüzde 2, yapıldığını ve binalarının dayanıklı olmadığını söyledi. Yüzde 42’lik bir oran, binaları için böyle bir testin yapılmadığını ifade etti. Katılımcıların yüzde 38′i ise bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığına işaret etti.
‘Next Generation (NG)’ tarafından yapılan araştırma, deprem anında katılımcıların kendilerini güvende hissettikleri yerleri de ortaya koydu. Yüzde 91’lik bir oran ile insanlar, kendilerini en fazla park gibi açık hava alanlarında güvende hissettiklerini söyledi. Katılımcıların yüzde 9’u, evini güvenli bulduğunu belirtti. Uçak, araba, kamu binaları ve diğer yerleri güvenli bulanların oranının ise gittikçe azaldığı ifade edildi.
Araştırmanın yapıldığı illerden İzmir, Kocaeli ve Düzce, 1. derece deprem bölgesi iken Van ve Elazığ, 2.derece deprem bölgesi olarak tespit edildi. İstanbul’un Marmara Denizi kıyılarının, benzer şekilde 1. derece deprem bölgesi olduğu belirtildi. Mega kentin Karadeniz’e yakın olan bölgelerinin ise daha güvenli olduğu dile getirildi. İstanbul’un pek çok bölgesinde, en yakın ‘deprem tekrarlama periyodu’nun da 43 yıl olduğu ifade edildi. Katılımcılara da yaşadıkları bölgenin kaçıncı deprem bölgesi olduğu soruldu. Yüzde 42’lik bir kesim, yaşadıkları yerin ne kadar riskli olduğunu bilmediğini belirtti. Yüzde 38’lik bir kesim ise 1. derece deprem bölgesinde yaşadığını söyledi.
Katılımcıların yüzde 21’i, depreme herhangi bir hazırlık yapmadığını belirtti
‘Next Generation (NG)’, deprem araştırması kapsamında insanların depreme hazırlıklı olmak için uyguladığı yöntemleri de analiz etti. Sonuçlar ise şu şekilde:
- Deprem anında yapılması gerekenlerle ilgili ailemi bilgilendirdim: Yüzde 51
- Deprem anında yapılması gerekenlerle ilgili araştırma yaptım: Yüzde 47
- Deprem anında düşme olasılığı olan eşyaları önceden sabitledim: Yüzde 34
- Deprem sigortası yaptırdım / yapılmasını sağladım: Yüzde 25
- Ev, iş vb. acil çıkışların kullanıma açık olduğunu kontrol ettim: Yüzde 25
- Deprem çantamı hazırladım: Yüzde 23
- Binamda dayanıklılık testi yaptırdım / yapılmasını sağladım: Yüzde 9
Depreme herhangi bir hazırlık yapmadığını belirtenlerin oranının ise yüzde 21 olduğu ifade edildi. Ayrıca; daha önce deprem yaşayan katılımcılara, o anda panik olup olmadığı da soruldu. Her 10 kişiden 7’si, farklı derecelerde panik olduğunu belirtirken kalan 3’ü, soğukkanlı davranıp panik olmadığını ifade etti. Depremi yaşayanların sarsıntı geçtikten sonra uyguladıkları önlemler ise şu şekildeydi:
- Bina çevrelerinden ve yollardan uzak durdum: Yüzde 50
- Asansör kullanmadım: Yüzde 43
- Pencerelerden ve camdan yapılmış eşyalardan uzak durdum: Yüzde 37
- Gerekli eşya ve malzemeleri alarak toplanma bölgesine gittim: Yüzde 36
- Telefonları acil durum ve yangınları bildirmek dışında kullanmadım: Yüzde 32
- Elektrik, gaz ve su vanalarını kapattım: Yüzde 31
- Soba ve ısıtıcıları söndürdüm: Yüzde 19
Sarsıntı yaşadıktan sonra, bu önlemlerden hiçbirini uygulamayanların oranının da yüzde 10 seviyesinde olduğu görüldü.
Deprem araştırması, deprem sonrasında haberleşmek için tercih edilen yöntemleri de analiz etti
Bununla birlikte; katılımcılara, deprem sonrasında yakınları ile haberleşmek için kullanacakları yöntem sorulduğunda yarısı, telefon ile görüşme sağlayacağını ifade etti. Yüzde 27, mesaj ile haberleşme sağlayacağını bildirirken yüzde 13’lük oran, sosyal medya üzerinden iletişim sağlayacağını belirtti. Kalan kişiler ise haberleşme için “Akut Güvendeyim” uygulamasını tercih edeceğine işaret etti.
İzmir’de yaşanan depremde can kayıplarının ve yaralanmaların nedenini sorulduğunda; katılımcıların yüzde 93’ü, bu duruma depreme uygun yapılmayan binaların sebep olduğunu belirtti. Yüzde 4’lük bir kesim, bu durumun deprem anında ne yapılması gerektiğinin tam olarak bilinmemesinden kaynaklandığını dile getirdi. Katılımcıların yüzde 1’i, kayıpları eşyaların tam olarak sabitlenmemiş olmasına bağlarken yüzde 2’si ise nedenin kader olduğuna işaret etti.
Öte yandan; katılımcılara, enkazdan çıkarılan kişilerin görüntülerinin medyada verilmesinin ne kadar doğru olduğu da soruldu. Her 10 kişiden 5’i, görüntülerin yayınlanmasını doğru bulurken 2’si, bu durumu uygun görmediğini belirtti. Kalan kişiler ise konuyla ilgili kararsız olduklarını dile getirdi.
Teknoloji haber bülteni DigiToll‘ü izlemek için tıklayınız.
İlginizi çekebilir:
İTÜ, İzmir Depremi ile İlgili Saha Raporu Yayınladı!