Okuma Süresi
4 dakika

Ne güzel evde sakin bir Pazar geçiriyorken gelen haberle hepimiz irkildik. Rekabet Kurumu’nun 7 Aralık 2019 tarihli kararı gündeme bomba gibi düşmese de 14 Aralık 2019’da ‘sızan’ Google ultimatomu ile gündemimiz değişti.

Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi

Hatırlamadığınıza eminim ama seyrüsefer uygulamasını severek kullandığımız Yandex’in 2015 tarihli bir başvurusu olmuştu. İşte bu Yandex’in pek de fazla kullanıcısı olmayan(en azından Türkiye’de) bir de arama motoru var ve Google’ın haksız rekabeti ile karşı karşıya oldukları iddiasıyla Rekabet Kurumuna başvurmuşlar. Bunun sonucunda Rekabet Kurumu’na ne yaptıysa yaranamayan Google, günlük 1,5 milyon liraya varan cezalar ile karşı karşıya kalınca çözümü ülkemize bundan sonra girecek yeni telefon modellerinde yer almayacağını açıklamakta buldu.

Rekabet Kurumu, Türkiye’de tüketici hakları konusunda çok önemli bir yere sahip. Bu kurumun aldığı kilit kararlar sayesinde firmalar ortak hareket edip tüketici fiyatlarını şişiremiyor veya haksız rekabetle pazar paylarını yerinden oynatılamaz hale getiremiyor. Bununla kısıtlı olmasa da kurumun benzer bir takım hedefleri var.

Bu bağlamda Rekabet Kurumu’nun da Google’ın ön yüklü gelen uygulama paketininin bir kısmını (ana ekrandaki Google Arama Çubuğu ve tarayıcıda ön yüklü gelen Google araması fonksiyonu) haksız rekabet görmesini doğru buluyorum. Çünkü bu paketin kurulması Google’ın Ticari Android İşletim Sistemi(TAİS)’nin yaygınlığını da düşünürsek ciddi bir avantaj sağlıyorlar ve tekel konumlarını koruyorlar. Ve bunu da Google’ın TAİS’ini telefonlarında kullanmak için bir ön koşul olarak sundukları için bunun bilinçli bir faaliyet olduğunu da söylemek yanlış olmayacaktır.

Diğer yandan ticari bir işletme olan Yandex’in serzenişini de haklı bulmamak elde değil. Bir zamanlar Türkiye’de satılan Windows Phone’ların değişmez arama motoru sağlayıcısı da oldukları için Google’ın Android telefonlarda ön yüklü olmasının ne kadar ciddi bir tehdit olduğunu sanırım en iyi onlar bilir.

Ayrıca arama motoru işinde şöyle bir yumurta-tavuk ikilemi vardır: arama motorları ne kadar çok kullanılırsa o kadar iyi sonuç verirken iyi sonuç vermeleri de daha çok kullanılmalarını sağlar. Bu ikilem sebebiyle Yandex gibi az kullanılan servislerin sonuç kalitesi maalesef asla Google gibi pazar liderlerine erişemez ve kullanım oranlarını yükseltemedikleri için sonuç kalitesi de asla pazar liderinin geldiği noktaya ulaşamaz. Kabaca izah etmeye çalıştığım bu yönüyle de rekabet, arama motoru işinin çok ciddi bir derdidir.

Yanlış anlaşılmasın, Google’ın arama tekeli olmasından sadece Yandex değil, DuckDuckGo ya da Bing arama motorları da müzdarip. Hatta Bing’in sıkıştığı noktalarda Google sonuçlarını alıp kullandığını da gördü bu gözler. Bu nedenle Yandex’in yatırım yaptığı ilk dış pazar olarak Türkiye’de bu tip bir mücadele vermesine şaşırmıyorum.

Bence Sen De Haklısın

Sadece alınan kararlarda ve yapılan tartışmada içime sinmeyen bazı noktalar var.

Mesela bir geliştirici eskisi olarak WebView paketinin Android’in içindeki münhasırlığının değişmesini istemiş Rekabet Kurumu. Bunun teknik olarak mümkün olabileceğini düşünmüyorum zira artık tarayıcı bileşenleri işletim sisteminin bir parçası haline gelmiş durumda. WebView olmadan pek çok uygulamanın Android üzerinde çalışamayacağını da hatırlatmam lazım.

Yine Rekabet Kurumu’nun Chrome, Google arama çubuğu, hatta onlarla da yetinmesinler Gmail, YouTube gibi bileşen ve uygulamaları ön yükleme dayatmasını engellemesi fikrini uygun görsem de Play Store için aynısını söyleyemem.

Play Store’da olup da kendi cihazının uygulama mağazasında olmayan uygulamaya erişmek isteyen kullanıcılar bir yolunu bulup Play Store’u cihazına kuruyor. Play Store’u Google’ın sitesinden indirip telefona atmak mümkün olmadığı için genelde belirsiz bir kaynaktan içeriği şüpheli bir uygulamayı kuran kullanıcımız pek çok güvenlik tehdidine de açık hale geliyor.

İşin bir de ekonomik boyutu var ve Samsung ya da Huawei bu açıdan çok da umurumda değil. Her ne kadar %100 yerli olmasa da, yerli üreticinin Android Go sürümlü telefonlarını giriş seviyesi akıllı telefon müşterilerine sık sık öneren bendeniz, bunların akibetinden de endişe duyuyorum.

Yerli üretici için Android Açık Kaynak sürümünü kullanmanın bir çare olduğunu düşünebilirsiniz. Çinli Huawei’nin HarmonyOS’unun başarısı ya da Android dışı Linux tabanlı çözümlere de yönelebilirler pekala (Sailfish OS ya da KaiOS gibi). Uygulamaların yönettiği dünyamızda bunların hiç biri maalesef kullanıcının en yüksek faydasına olmayacak, en son çıkan hyper-casual-zaman-tüketiciden mahrum kalan kullanıcıların sonuçta karanlık yolu seçeceği aşikar.

Avrupa Birliğinde benzer sorunlarla karşılaşan Google’ın bizim memlekette de benzer bir çözüme gideceğini tahmin ediyorum. Orada çözüm Android paketini ücretli hale getirmek ve yükü başka yollardan hafifletilen cihaz üreticisinin bu ücretleri üstlenmesi olmuştu. Sağ eliyle verip sol eliyle geri alan Google’ın bizde de benzer bir çözüme gideceğini öngörmek zor değil. Yine de bu Samsung’un 2020 modellerini Türkiye’de satmayacağı dedikodularının hızlıca yayılmasının önüne geçemedi.

Sözün özü, TL;DR,

Google bugün arama motoru ve mobil işletim sistemi pazarında bir tekeldir. Bu konumunu korumak için Türkiye’de Rekabet Kurumu ile uzlaşmanın bir yolunu elbet bulacaktır. Dileğimi ise Twitter’da bir kullanıcının yaptığı yorum özetlensin: filler tepişirken çimenleri fazla ezmesin yeter.

Not 1: Yazının içindeki haberleri sondan başlayıp geriye doğru okumak için şu makaleden başlamanızı öneririm. Rekabet Kurumunun ilgili açıklaması şurada.

Not 2: Yazar bu satırları yazarken tabii ki Google bir zeytin dalı uzatarak uzun zamandır devletimizin pek çok kurumdan istediği ‘sunucuları Türkiye’ye taşımak’ adına önemli bir adım attığını duyurdu. Bu da işin seyirinin nereye doğru gideceğine dair bir işaret değil de nedir?