Son 20 yıl içerisinde ortaya çıkan ve dünya genelini etkileyen tüm ölümcül virüslerin yarasa kaynaklı olduğu iddiası bir süredir sosyal medyada yayılıyordu. Coronavirüsünün patlak verdiği dönemlerde yayılan tabaktaki bir yarasa görseli de iddiaları kuvvetlendirir nitelikteydi. Kaliforniya Üniversitesi’nin Berkeley yerleşkesinde konuyla ilgili yapılan bir araştırma ise tüm dünyayı etkileyen ölümcül virüslerin yarasa kaynaklı olmasının tesadüf olmadığını ortaya koydu.
SARS, Ebola, Marburg ve MERS gibi tüm dünyaya hızla yayılan ve ölümcül boyutlara ulaşabilen salgınların yarasa kaynaklı olduğu iddiası bir süredir dünya basınını ve sosyal medyayı oldukça fazla oranda meşgul ediyordu. 2019 yılının sonlarına doğru patlak veren Wuhan Corona virüsünün hızla dünyaya yayılmaya başladığı dönemlerde, sosyal medyada yayılan tabaktaki bir yarasa görseli de uzun süredir devam eden bu iddiaları kuvvetlendirir nitelikteydi. Bunun üzerine, yarasa kaynaklı virüslerin insanlarda neden bu kadar ölümcül bir hale gelebildiği sorusu tüm dünyada merak konusu oldu.
ABD’de bulunan Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları ise bu soruyu yanıtlayabilmek adına üniversitenin “Berkeley” yerleşkesinde yeni bir çalışma gerçekleştirdi. Araştırma çalışması, son yıllarda ortaya çıkan ölümcül virüslerin yarasa kaynaklı oluşunun tesadüf olmadığını ortaya koydu. Üniversite görevlileri tarafından gerçekleştirilen araştırma; yarasaların bağışıklık sistemlerinin virüslere karşı şiddetli bir tepki vermesinin, virüslerin daha hızlı çoğalmasına sebep olduğunu ve böylece insan gibi ortalama bir bağışıklık sistemine sahip bir organizmaya atladığında ölümcül hasara yol açabildiğini gösterdi.
Araştırmacılara göre; insanlarda ortaya çıkan ölümcül salgınların ana kaynağı olduğu düşünülen bazı yarasalar, virüslere karşı savunmasını sürekli olarak artıran bir bağışıklık sistemine sahip ve bu tip yarasalarda ortaya çıkan enfeksiyon, virüsü hücrelerden uzaklaştıran hızlı bir tepkiye yol açıyor. Bu durum yarasaların yüksek oranda enfekte olmasını önlese de söz konusu virüsler, bu tip bir bağışıklık sistemine sahip bir organizma içerisinde daha hızlı çoğalmaya başlıyor. Bu yüzden yarasalar, hızla çoğalan ve oldukça bulaşıcı virüsler için eşsiz bir rezervuar haline geliyor.
Araştırma sonucunda ortaya çıkan verilere göre; yarasalar bu tür virüsleri kolaylıkla tolere edebilse de bu süreç içerisinde virüsler, hızlı tepki verebilen bir bağışıklık sistemine sahip olmayan diğer hayvanlara geçiyor ve bulaştıkları diğer organizmaları hızla çökerterek yüksek ölüm oranlarına sebep olabiliyor.
Yarasa virüslerinin çoğu, başka bir hayvan aracılığıyla insanlara bulaşıyor
Bununla birlikte araştırmalar; habitatı bozulan yarasaların strese girdiklerini ve diğer hayvanlara kolaylıkla bulaşabilecek şekilde tükürük, idrar veya dışkılarında daha fazla virüs yaydıklarını gösterdi. Uzmanlar, konuyla ilgili olarak yarasa virüslerinin çoğunun başka taşıyıcı bir hayvan aracılığıyla insanlara atladığına da işaret etti. Geçmişte SARS salgınının Asyalı misk kedisi, MERS virüsünün develer, Ebola’nın goril ve şempanzeler, Nipah salgınının domuzlar, Hendra’nın atlar ve Marburg’un ise Afrikalı yeşil maymunlar aracılığıyla insan organizmasına bulaşmış olduğu bildirildi. Araştırmacılar, bu virüslerin hala insanlara atladıktan sonra aşırı derecede ölümcül boyutlara gelebildiğini de ifade etti.
Üniversite profesörlerinden biri olan Mike Boots, virüs barındırmak söz konusu olduğunda yarasaların potansiyelinin yüksek olduğunu ve diğer organizmalara göre daha riskli olduğunu belirtti. Bu yüzden virüslerin çoğunun yarasa kaynaklı olmasının tesadüfi bir olay olmadığına işaret eden Boots, yarasalar insanlara çok yakın bir tür olmadığı için birçok insan virüsüne ev sahipliği yapmalarını normal şartlarda beklemeyeceklerini ve bu nedenle bulguların şaşırtıcı olduğunu da sözlerine ekledi.