Apple WWDC 2024, yılın en büyük etkinliklerinden biri olarak bugün gerçekleşecek.
İşte beklenenler…
Apple’ın uzun süredir beklenen Dünya Geliştiriciler Konferansı (WWDC 2024), özellikle yapay zeka gelişmeleriyle dikkat çekecek. OpenAI’nin Sora ve GPT-4o modellerinden sonra Apple\’ın adım atması bekleniyordu. Apple, iOS 18, iPadOS 18, macOS 15, watchOS 11, tvOS 18 ve visionOS 2 sürümlerini duyuracak.
Apple\’ın yapay zeka için \”Apple Intelligence\” ismini kullanacağı ve iPhone, iPad, ve Mac için yeni yapay zeka özelliklerini tanıtacağı iddia ediliyor.
Etkinlikte yeni bir cihaz beklenmiyor, ancak eylül ayında yapılacak iPhone 16 etkinliğine atıfta bulunulabilir. Yeni yapay zeka özelliklerinin iPhone 15 Pro veya M1 işlemcili iPad/Mac modellerinde çalışması bekleniyor.
Beklenen özellikler arasında Siri\’nin daha fazla yeteneği, üçüncü parti uygulama entegrasyonları, gelişmiş Fotoğraflar uygulaması ve yapay zeka ile oluşturulan emojiler bulunuyor.
WWDC 2024’te duyurulması beklenen diğer yenilikler:
– **iOS 18 Ana Ekranı:** Simgeleri serbestçe yerleştirme ve renklerini değiştirme.
– **Kontrol Merkezi:** Yeni arayüz, geliştirilmiş müzik widget’ı ve akıllı ev kontrolleri.
– **Ayarlar Uygulaması:** Daha iyi düzenleme ve gezinme.
– **Mesajlar Uygulaması:** RCS desteği, planlanmış mesajlar ve renkli Tapback simgeleri.
– **Parolalar Uygulaması:** Yeni parola yöneticisi.
Trend Micro, Computex 2024’te yapay zekaya yönelik güvenlik çözümlerini tanıttı. Dünyanın önde gelen siber güvenlik şirketlerinden biri olan Trend Micro, tüketicilere yönelik yapay zeka içeren bilgisayarlar için ilk güvenlik çözümlerini duyurdu. Bu çözümler, yapay zeka çağında ortaya çıkan tehditlere karşı kullanıcıları korumak amacıyla özel olarak tasarlandı ve 2024’ün sonlarında kullanıma sunulacak.
Intel İstemci Yazılım Ekosistemini Desteklemeden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Carla Rodriguez, “Trend Micro ile işbirliği yapmaktan heyecan duyuyoruz” dedi. Lunar Lake 48 NPU Top’unu kullanarak kullanıcı gizliliğini ve güvenliğini artıran bu teknoloji, e-posta savunmasında gecikme süresini azaltırken, yerel taramalara olanak tanıyor.
Trend Micro’nun ekosistemi genişliyor. Yapay zeka ve diğer gelişmekte olan teknolojilere odaklanmaya devam eden Trend Micro, sektördeki diğer paydaşlarla iş birliklerini genişletiyor. Şirketin COO’su Kevin Simzer, “Yapay zekayı sadece güvenlik için kullanmıyoruz, aynı zamanda yapay zekanın kendisini de güvence altına alıyoruz. Bu yapay zeka çağının değeri, nihayetinde ne kadar güvenli olduğuna bağlı olacak” dedi.
Avrasya Bölgesi Teknik Lideri Burçin Olgaç, “Yeni güvenlik çözümlerimizle, yapay zekanın getirdiği yeniliklerin risklerini en aza indirirken, tüketicilere en yüksek düzeyde güvenlik sunmayı amaçlıyoruz” diye ekledi. Nöral işlem birimleri (NPU’lar) tarafından desteklenen yapay zeka bilgisayarları, tüketicilerin yapay zeka uygulamalarını bulut yerine cihazlarında yerel olarak çalıştırmalarına olanak tanıyarak gizlilikten performansa kadar birçok avantaj sağlıyor.
Trend Micro’nun sunduğu yenilikler:
1. Yapay Zeka Uygulama Güvenliği: Yapay zeka uygulamalarını kötü niyetli faaliyetlerden korumak için geliştirilen bu özellik, tüketicilerin hassas kişisel bilgilerini kaybetme veya yanlış bilgi kurbanı olma riskini azaltmak amacıyla tasarlandı.
2. NPU ile Desteklenen E-posta Güvenliği: Bilgi işlem gücü gereksinimleri nedeniyle e-posta içeriğinin analiz için buluta gönderilmesi gerekiyordu. Artık e-posta dolandırıcılığına karşı koruma, yapay zeka bilgisayarlarında yerel olarak çalıştırılabilecek. Bu, veri gizliliği sorunlarını ortadan kaldırıyor ve daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunuyor.
Trend Micro’nun Computex 2024’te sergilediği bu yenilikler, yapay zeka çağında tüketicileri koruma taahhüdünün bir parçası olarak büyük önem taşıyor. Daha fazla bilgi için Trend Micro’nun web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Western Digital (NASDAQ: WDC), büyük ölçekli yapay zeka iş yükleri için tasarlanan yeni AI Data Cycle çatı sistemini duyurdu. Bu sistem, müşterilerin yapay zeka yatırımlarını en üst düzeye çıkarmak, verimliliği artırmak ve yapay zeka iş akışlarının toplam sahip olma maliyetini (TCO) azaltmak amacıyla geliştirildi.
AI Data Cycle: Altı Aşamalı Depolama Kombinasyonu
AI Data Cycle, yapay zeka inovasyonlarının en yeni aşamalarını kapsayabilmek için altı aşamalı bir depolama kombinasyonu sunuyor. Bu sistem, metin, görüntü, ses ve video gibi çeşitli veri türlerini işleyen yapay zeka modellerine yönelik stratejik depolama çözümleri sağlıyor.
Yeni Ürünler: PCIe Gen5 SSD, 64TB SSD ve 32TB HDD
Western Digital, bu yeni sistemle birlikte, büyük hacimli verileri yönetmek ve büyük, karmaşık modeller için gerekli hesaplama yüklerini ve hızlarını desteklemek amacıyla geliştirilen çeşitli ürünleri tanıttı. Bu ürünler arasında, yüksek performanslı PCIe Gen5 SSD, 64TB SSD ve dünyanın en yüksek kapasiteli ePMR\’si olan 32TB HDD yer alıyor.
IDC Araştırma Direktörü Ed Burns\’in Yorumları
IDC Araştırma Direktörü Ed Burns, “Üretken yapay zekanın sıradaki büyük teknolojik dönüşüm olduğuna şüphe yok; depolama ise bu süreç için kritik bir rol oynuyor. Western Digital, güçlü pazar konumu ve geniş portföyüyle yapay zeka veri döngüsü aşamalarındaki çeşitli ihtiyaçları karşılayarak bu büyüyen yapay zeka ortamında büyük bir fırsat sunuyor” dedi.
Rob Soderbery: \”Depolama, Yapay Zeka Teknolojilerinde Kritik Bir Bileşen\”
Western Digital Flash İş Biriminden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür Rob Soderbery ise “Yapay zeka teknolojileri her sektörde yerini aldıkça, depolama da yapay zeka teknoloji yığını içinde giderek daha önemli bir bileşen haline geldi. Yeni AI Data Cycle çatı sistemimiz, müşterilerimizi yapay zeka uygulamalarının performansını ve ölçeklenebilirliğini artıran bir depolama altyapısı oluşturma konusunda destekleyecek” dedi.
Yüksek Performanslı ve Kapasiteli Yeni Depolama Çözümleri
Yeni depolama çözümleri arasında, endüstri lideri rastgele okuma performansına ve düşük gecikme süresine sahip Ultrastar DC SN861 SSD, 64TB\’a kadar kapasite sunan Ultrastar DC SN655 SSD ve büyük veri depolama için tasarlanan 32TB Ultrastar DC HC690 HDD bulunuyor. Bu ürünler, yüksek performans ve kapasite sağlayarak yapay zeka iş yüklerinin ihtiyaçlarını karşılıyor.
Yapay Zekanın Dönüştürücü Yeteneğini Ortaya Çıkarmak
Western Digital\’in bu yeni çatı sistemi ve ürün portföyü, müşterilere yapay zekanın dönüştürücü yeteneklerini ortaya çıkarma konusunda önemli bir avantaj sunuyor. Bu gelişmelerle, Western Digital, yapay zeka teknolojilerinin yaygınlaşmasına ve daha verimli hale gelmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.
Arçelik, 2023 yılı sürdürülebilirlik performanslarını ve geleceğe yönelik hedeflerini içeren 16. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, şirketin iklim kriziyle mücadele ve ekonomik karbon ayak izini azaltma konusunda kararlı adımlar attığını belirtti. Bulgurlu, \”Gezegenimiz, toplumumuz ve işimiz için daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru kararlı adımlarla yol alıyoruz,\” dedi. 2023 yılı sonunda, 373 enerji tasarrufu projesiyle yaklaşık 95.680 GJ enerji ve 6.983 ton CO2e emisyon tasarrufu sağlandığını açıkladı.
Sürdürülebilirlikte Sektör Lideri: İnovasyon ve Enerji Tasarrufu
Arçelik, yenilenebilir enerji dönüşüm yatırımlarıyla güneş enerjisi kurulu gücünü 20,3 MW’a çıkardı. Dijital dönüşüm projeleri sayesinde ise 400 milyon TL’ye yakın tasarruf elde edildi. Atık Elektrikli ve Elektronik Eşya (AEEE) geri dönüşüm tesislerinde 1,75 milyon AEEE geri dönüştürerek 487 GWh enerji ve 8,6 milyon ton m³ su tasarrufu sağladı. Bu sayede 240.000 ton CO2e emisyonunun önüne geçildi.
2030 ve 2050 Hedefleri: Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Elektrik Kullanımı
Arçelik, 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyor. 2022 baz yılına göre belirlenen emisyon azaltma hedefleri, Bilim Temelli Hedefler Girişimi’nin onayına sunuldu. Şirket, 2023 yılı sonunda %64 yeşil elektrik kullanımı sağladı ve bu oranı 2030 yılına kadar %100\’e çıkarmayı hedefliyor. Ayrıca, 2023 yılında su yönetimi projeleriyle toplamda 288.973 m³ su tasarrufu sağladı.
Tedarik Zinciri ve ESG Programları
Arçelik, Tedarikçi ESG Programı kapsamında 253 tedarikçinin çevresel raporlamasını tamamladı ve 166 tedarikçiden çevresel hedefler belirleme taahhüdü aldı. Şirket, sürdürülebilirlik stratejisini düzenli önceliklendirme analizleriyle güncelleyerek paydaş beklentilerini yakından takip ediyor.
İnovasyon ve Ar-Ge Çalışmaları
Arçelik, dijital dönüşüm projeleri ve 500 Ar-Ge projesiyle 400 milyon TL’ye yakın tasarruf sağladı. 22 start-up ile başlattığı Proof of Concept (PoC) aşamaları kapsamında 25 iş birliği kurdu. Avrupa Birliği’nin Horizon Europe projeleri kapsamında ise 22 proje finanse ederek 3,77 milyon Euro fon sağladı.
Sürdürülebilirlik Başarıları ve Ödülleri
Arçelik, 2023 S&P Global Kurumsal Sürdürülebilirlik Endeksi’nde beşinci kez üst üste en yüksek skoru elde etti ve 2024 S&P Sustainability Yearbook’ta %1\’lik dilimde yer aldı. Ayrıca, Real Leaders 2023 sıralamasında 16’ncı ve 17’nci sırada yer aldı ve 2023 Bloomberg Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi\’ne ilk kez girdi. Corporate Knights’ın 2024 Global 100 Endeksi\’nde lider olarak yer aldı ve EcoVadis tarafından Gold EcoVadis Medal ile ödüllendirildi.
Toplumsal Katkılar ve Sosyal Sorumluluk
Türkiye\’deki deprem felaketi sonrasında Koç Holding koordinasyonunda depremzedelere destek sağlandı. Water.org ile iş birliği yaparak 2023 yılında Kenya’da 7.300 kişiye güvenli su ulaştırıldı. Global WE-inTech Programı ile Türkiye, Pakistan, Güney Afrika ve Romanya\’da 105 kadın mühendislik öğrencisine ulaşıldı. Dijital Kanatlar projesi ile 2023 yılında 81 ilde 35.372 kız öğrenciye teknoloji ve yazılım eğitimleri verildi.
Arçelik’in sürdürülebilirlik alanındaki bu kararlı adımları, gezegenin korunması ve topluma değer katma konusundaki taahhütlerinin bir yansımasıdır. \”Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın\” vizyonuyla geleceğe daha yaşanabilir bir dünya bırakma hedefiyle çalışmalarına devam ediyor.
Teknoloji dünyası, yapay zeka devriminin tam göbeğinde bulunuyor. İnsana en yakın sanal asistanları geliştirmek için dev şirketler arasında kıyasıya bir yarış sürüyor. Ancak dün, bu heyecan verici döneme gölge düşüren beklenmedik bir gelişme yaşandı. Önde gelen yapay zeka modelleri GPT, Claude, Gemini ve Perplexity\’nin de aralarında bulunduğu geniş çaplı bir çökme meydana geldi. Bu olay, yapay zekanın muazzam potansiyelini ve aynı zamanda derin kırılganlığını acı bir şekilde hatırlattı.
Yapay zeka modelleri artık hayatımızın neredeyse her alanında yer alıyor. ChatGPT, Microsoft Copilot, Google Gemini gibi devrim niteliğindeki araçlar, karmaşık problemlere basit ve anlaşılır çözümler sunuyor. Metin tabanlı sohbet asistanlarından, teknik yazılım geliştirmeye, kuantum mekaniğinden iklim değişikliğine kadar sayısız alanda insanlara yardımcı oluyor. Hızlı ilerleme kaydeden bu alandaki gelişmeler, geleceğin dünyasına umutla bakmamızı sağlıyor.
Ancak dünkü çöküş, bu ümitleri bir anda gölgeledi. Yapay zeka modellerinin beklenmedik şekilde devre dışı kalması, birçok sektörde ve bireysel kullanıcılar arasında büyük aksamalara yol açtı. Artık bu teknolojilere ne kadar bağımlı hale geldiğimiz açıkça ortaya çıktı. İnsanların günlük yaşamlarında, işlerinde, eğitimlerinde yapay zekaya ne denli yaslandığı bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Dolayısıyla bu olay, yapay zeka teknolojilerinin gelişimine verdiğimiz önemi bir kez daha düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Olağanüstü faydaları ve potansiyeli göz ardı edilemez. Ancak aynı zamanda sistemlerin ne kadar kırılgan olduğu da göz ardı edilmemeli. Teknik altyapıların, güvenlik önlemlerinin ve alternatif çözümlerin çok daha güçlü hale getirilmesi şart.
Teknoloji devleri ve yeni girişimler, bu dengeyi sağlamak için çok daha fazla çaba göstermeli. Yatırımlar ve Ar-Ge faaliyetleri artırılmalı. Yapay zeka asistanlarına olan bağımlılığımızı en aza indirgemek için alternatif yollar geliştirilmeli. Sistemlerin çökmesini önleyecek veya en azından etkilerini hafifletecek acil durum planları hazır tutulmalı.
Sonuç olarak, dünkü büyük çökme bize açık bir uyarı niteliğinde. Yapay zekanın hayatımıza getirdiği büyük kolaylıkların ve umutların arkasında, ciddi riskler ve kırılganlıklar yatıyor. Devasa potansiyelinden tam olarak yararlanabilmemiz için bu risklerin bertaraf edilmesi gerekiyor. Teknoloji camiasının ve karar vericilerin bu sinyali dikkate alması ve harekete geçmesi hayati önem taşıyor.
Sony geçtiğimiz günlerde gerçekleşen \”State of Play 2024\” etkinliğinde God of War Ragnarök\’ün PC\’ye geleceğini resmen duyurdu!
Böylece Sony, PlayStation\’a özel yayınladığı oyunlardan birinin daha PC versiyonunu yayınlamaya hazırlanıyor. PlayStation Exclusive oyunlarından olanGod of War Ragnarök de, PlayStation 4 ve PlayStation 5\’in ardından yaklaşık 2 yıl sonra, 19 Eylül tarihinde PC\’ye geliyor.
— PlayStation Türkiye (@PlayStationTR) May 31, 2024
God of War Ragnarök PC sürümü, oyunculara gelişmiş grafik ayarları ve performans iyileştirmeleri sunacak. 4K çözünürlük, ultra geniş ekran desteği ve yüksek kare hızı (FPS) gibi özelliklerle oyunun görsel kalitesi önemli ölçüde artacak. Ayrıca NVIDIA DLSS ve AMD FSR gibi teknolojilerle performans artışı sağlanacak, bu sayede oyunun akıcılığı ve görsel zenginliği en üst düzeye çıkarılacak. Ayrıca geçen yıl tüm PlayStation 5 oyuncularına ücretsiz olarak sunulan Valhalla genişletmesi de PC sürümüne dahil edilmiş durumda.
19 Eylül 2024 tarihinde yayınlanacak olan God of War Ragnarökiçin PlayStation tarafından yapılan açıklamaya göre, PlayStation Network hesabı zorunlu olacak. Ön siparişe açılan God of War Ragnarök, Steam\’de 49,99 $ (yaklaşık 1.611 TL), Epic Games\’te ise 1.499 TL fiyat etiketine sahip. Oyunun sistem gereksinimleri ise henüz açıklanmadı.
Gelişmiş yapay zeka sistemi, ChatGPT’ye güç veren GPT-4’ün yerini alacak. Şirket ayrıca yapay zekanın risklerini ele almak için yeni bir güvenlik komitesi oluşturdu.
Şirket, OpenAI’nin yeni modelini eğitirken, yeni Emniyet ve Güvenlik komitesinin de teknolojiyi korumaya yönelik politika ve süreçleri geliştirmek için çalışacağını söyledi.
OpenAI Salı günü yaptığı açıklamada, popüler çevrimiçi sohbet robotu ChatGPT’yi yönlendiren GPT-4 teknolojisinin yerini alacak yeni bir amiral gemisi yapay zeka modelinin eğitimine başladığını duyurdu. Dünyanın önde gelen AI şirketlerinden biri olan San Francisco start-up’ı, bir blog yazısında, “Yaratıcı Yapay Zeka” (AGI) oluşturmaya çalışırken yeni modelin “bir sonraki yetenek seviyesini” getirmesini beklediğini söyledi. AGI, insan beyninin yapabildiği her şeyi yapabilen bir makine olarak tanımlabilir. Yeni model, sohbet robotları, dijital asistanlar, arama motorları ve görüntü oluşturucular dahil olmak üzere yapay zeka ürünleri için bir motor olacak.
OpenAI ayrıca yeni modelin ve gelecekteki teknolojilerin oluşturduğu riskleri nasıl ele alması gerektiğini araştırmak için yeni bir Emniyet ve Güvenlik Komitesi oluşturduğunu da belirtti. Şirket, “Hem yetenekler hem de güvenlik açısından sektör lideri modeller oluşturup piyasaya sürmekten gurur duysak da, bu önemli anda güçlü bir tartışmayı memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.
OpenAI, AI teknolojisini rakiplerinden daha hızlı ilerletmeyi hedeflerken, aynı zamanda teknolojinin giderek daha tehlikeli hale geldiğini, dezenformasyonun yayılmasına, işlerin değiştirilmesine ve hatta insanlığı tehdit ettiğini söyleyen eleştirmenleri de yatıştırmayı hedefliyor. Uzmanlar, teknoloji şirketlerinin yaratıcı yapay zekaya ne zaman ulaşacağı konusunda hemfikir değiller ancak OpenAI, Google, Meta ve Microsoft gibi şirketler, on yıldan fazla bir süredir yapay zeka teknolojilerinin gücünü istikrarlı bir şekilde artırdı ve kabaca her iki ila üç yılda bir gözle görülür bir sıçrama gösterdi.
OpenAI’nin Mart 2023’te piyasaya sürülen GPT-4’ü, sohbet robotlarının ve diğer yazılım uygulamalarının soruları yanıtlamasına, e-posta yazmasına, dönem ödevi oluşturmasına ve verileri analiz etmesine olanak tanıyor. Teknolojinin bu ay tanıtılan ve henüz geniş çapta kullanıma sunulmayan güncellenmiş bir versiyonu da görüntüler üretebiliyor ve sorulara ve komutlara yüksek düzeyde konuşmaya dayalı bir sesle yanıt verebiliyor.
Scarlett Johansson, GPT-4o adı verilen güncellenmiş sürümün “ürkütücü derecede benimkine benzeyen” bir ses kullandığını söyledi. OpenAI’nin CEO’su Sam Altman‘ın ürün için kendi sesini lisanslama çabalarını reddettiğini ve bir avukat tuttuğunu belirtti. Şirket, sesin Johansson’a ait olmadığını söyledi.
Yapay zeka modellerinin dijital “eğitimi” aylar hatta yıllar sürebilir. Eğitim tamamlandıktan sonra, yapay zeka şirketleri genellikle birkaç ay daha teknolojiyi test etmek ve kamu kullanımı için ince ayar yapmak için harcıyor. Bu, OpenAI’nin bir sonraki modelinin dokuz ay ila bir yıl veya daha uzun bir süre boyunca gelmeyeceği anlamına gelebilir.
OpenAI, yeni Emniyet ve Güvenlik Komitesi’nde Bay Altman’ın yanı sıra OpenAI yönetim kurulu üyeleri Bret Taylor, Adam D’Angelo ve Nicole Seligman’ın yer aldığını ve yeni politikaların yaz sonu veya sonbaharda yürürlüğe girebileceğini söyledi.
Bu ayın başlarında OpenAI, kurucu ortaklardan ve güvenlik çabalarının liderlerinden biri olan Ilya Sutskever‘in şirketten ayrıldığını duyurdu. Bu, OpenAI’nin yapay zekanın oluşturduğu tehlikelerle yeterince mücadele etmediği endişesine neden oldu. Dr. Sutskever, Kasım ayında Bay Altman’ı OpenAI’den çıkarmak için diğer üç yönetim kurulu üyesine katılarak, şirketin insanlığın iyiliği için yapay genel zeka yaratma planı konusunda Bay Altman’a artık güvenilemeyeceğini söyledi. Bay Altman’ın müttefiklerinin lobi faaliyetleri sonrasında, beş gün sonra görevine iade edildi ve o zamandan bu yana şirketin kontrolünü yeniden ele aldı.
Dr. Sutskever, gelecekteki yapay zeka modellerinin zarar vermemesini sağlamanın yollarını araştıran OpenAI’nin Süper Hizalama ekibi olarak adlandırdığı ekibi yönetti. Bu alandaki diğer kişiler gibi o da yapay zekanın insanlık için bir tehdit oluşturduğuna dair giderek daha fazla endişe duymaya başlamıştı. Superalignment ekibini Dr. Sutskever ile birlikte yöneten Jan Leike, bu ay şirketten istifa ederek ekibin geleceğini şüpheye düşürdü.
OpenAI, teknolojilerinin güvenli olmasını sağlamak için uzun vadeli güvenlik araştırmalarını daha büyük çabalara kattı. Bu çalışma, daha önce ChatGPT’yi oluşturan ekibe başkanlık eden başka bir kurucu ortak olan John Schulman tarafından yönetilecek. Yeni güvenlik komitesi Dr. Schulman’ın araştırmasını denetleyecek ve şirketin teknolojik riskleri nasıl ele alacağı konusunda rehberlik sağlayacak.
Turkcell, 30. yılını kutladığı 2024’ün ilk çeyreğinde kayda değer bir büyüme elde etti. Şirket, genişleyen müşteri tabanı ve dijital servislerdeki gelir artışı ile techfin faaliyetleri sayesinde finansal sonuçlarda güçlü bir performans sergiledi. Grup gelirleri yıllık bazda %11,8 artarak 30,8 milyar TL’ye, FAVÖK ise %23,2 artışla 12,8 milyar TL’ye ulaştı. FAVÖK marjı %41,4 olarak gerçekleşirken, net kâr 2,6 milyar TL’ye yükseldi.
Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, “30. yılımıza güçlü sonuçlarla başladık. Türkiye’nin dijital dönüşümünün öncüsü olarak bu başarıyı sürdüreceğiz,” dedi. 2024’ün ilk çeyreğinde teknolojiye yaptıkları yatırımlar ve müşteri odaklı stratejilerle pazardaki güçlü konumlarını devam ettirdiklerini belirtti.
Mobil segmentte yeni aboneler kazanma ve mevcut aboneleri üst paketlere taşıma stratejilerinde başarılı olduklarını ifade eden Dr. Koç, bu çeyrekte 472 bin mobil faturalı net abone kazanımı gerçekleştirdiklerini açıkladı. Sabit genişbant segmentinde ise fiber aboneliklerde büyümenin sürdüğünü belirten Dr. Koç, müşterilere sundukları değer odaklı hizmetlerle pazardaki lider konumlarını koruduklarını vurguladı.
Turkcell Dijital İş Servisleri’nin kurumsal müşterilerin dijital dönüşüm süreçlerinde önemli bir rol oynadığını söyleyen Dr. Koç, veri, enerji, yapay zeka ve siber güvenlik alanlarına odaklandıklarını belirtti. Techfin işinin ise finansal teknolojiler alanında sundukları yenilikçi hizmetlerle müşteri iş süreçlerine değer kattığını ekledi. Dr. Koç, “Şirketimizin 30. yılını kutlamanın mutluluğu ve gururuyla, Türkiye’nin Turkcell’ini ‘Dijital Yüzyılın Lideri’ yapma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz,” dedi.
Son bir yılda 1,7 milyon faturalı abone kazanan Turkcell, toplam abone sayısını 42,8 milyona ulaştırdı. Sabit genişbant segmentinde ise net 48 bin fiber abone kazanımıyla toplam fiber abone sayısı 2,3 milyonu aştı. Sabit abone kayıp oranı %1,3 ile 2007’den bu yana en düşük seviyeye geriledi.
Dijital servislerin gelirleri ilk çeyrekte %32 büyüyerek 1,6 milyar TL’ye ulaştı. Dijital servisleri kullanan tekil ücretli abone sayısı ise 5,5 milyon oldu. Dijital İş Servisleri’nin gelirleri ise ilk çeyrekte 2,8 milyar TL’ye ulaşırken, veri merkezi ve bulut servislerinin gelirleri %48 büyüyerek 470 milyon TL’ye çıktı.
Turkcell, 30. yılında elde ettiği bu güçlü büyüme performansı ile Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sağlamaya devam ediyor.
Türk Telekom, veri trafiğinde hız, kapasite ve güvenilirliği artıran yeni nesil 800GE teknolojisini uzun mesafede canlı trafik taşıyarak Türkiye’de deneyen ilk operatör oldu. İstanbul ile Ankara arasında gerçekleştirilen denemede 800 Gbps hızına ulaşıldı. Nokia iş birliğiyle yapılan testlerde mevcut veri iletim teknolojisinin iki katı hızına çıkıldı ve %44’e varan enerji tasarrufu sağlandı.
Türk Telekom Destek Hizmetleri ve Satın Alma Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Beytur, “Şebekemizi en gelişmiş fiber optik teknolojileriyle güçlendirerek bireysel ve kurumsal müşterilerimizin artan taleplerini gelecekte de rahatlıkla karşılayabileceğiz. İstanbul ve Ankara gibi iki büyük şehri 800 Gbps hızla bağladık. Eriştiğimiz bu hızlar ulaşım, dijital oyun, otomotiv, enerji, gıda, tarım, akıllı şehir yönetimi, sağlık ve üretim gibi dikey pazar uygulamalarının daha verimli kullanılmasına imkan sağlayacak” dedi.
Türk Telekom, dijital dönüşümün lideri olarak, müşterilerinin artan veri hızı ihtiyaçlarına cevap verecek, daha kolay yönetilebilir ve daha fazla enerji tasarrufu sağlayan yenilikçi şebeke çalışmalarını sürdürüyor. İstanbul Gayrettepe ve Ankara Ulus’ta bulunan transport şebeke sistemlerinin 800GE arayüzlerini transmisyon altyapısı üzerinden yedekli transfer ederek, iki büyük şehir arasında 800 Gbps canlı trafik taşıdı. Bu denemede, mevcut sistemlere göre %44 enerji tasarrufu sağlandığı görüldü.
Nokia Türkiye Genel Müdürü Erensoy Bilgin, “Nokia’nın F5 teknolojisi ile 7750 SR yönlendiricilerinde etkinleştirilen 800GE, hizmet sağlayıcıların trafik talebine ayak uydurabilmeleri ve geniş ölçekte farklılaştırılmış hizmetler sunabilmeleri için ihtiyaç duydukları kapasiteyi ekler. Türk Telekom ile birlikte Türkiye’de ilk kez uzun mesafeli bir bağlantı üzerinden hem teknolojinin performansını hem de enerji verimliliğini kanıtlamış olmanın gururunu yaşıyoruz” diye konuştu.
Yeni nesil veri iletim teknolojisi, yüksek hızlarda veri indirme ve yükleme imkanı sağlayarak kamu güvenliği, akıllı şehirler, akıllı araçlar, akıllı ulaşım, akıllı sağlık ve Endüstri 4.0 uygulamaları gibi alanlarda yeni ihtiyaçları karşılayacak. Bu teknolojinin sunduğu yüksek hızlar ve enerji tasarrufu, dijital iş süreçlerinin kesintisiz ve verimli bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayacak.
![\"\"](\"https://teknosafari.net/wp-content/uploads/2024/06/output.png\")
