Pazartesi, Mart 17, 2025
spot_img
Ana Sayfa Bilim

Bilim

Biyokömür Kaplı Tohumlar Kenya’nın Ormanlarının Yeşermesine Yardımcı Oluyor

0

Seedballs Kenya\’nın kurucularından biri olan Teddy Kinyanjui, Kenya\’nın ormansızlaşmasını tersine çevirmek için biyokömür kaplı tohumlar geliştirdi. ‘Seedballs’ olarak anılan biyokömür kaplı tohumlar, Kenya \’nın ormansız alanların yeniden yeşillendirmesine yardımcı oluyor. 

Kenya hükümeti, yıllardır ormansızlaşma kriziyle mücadele ediyor. Yeşil Afrika Vakfı, ülkede her yıl  5.600.000 ağaç kesildiğini belirtiyor. Ancak son zamanlarda hükümet ve girişimcilerin attığı adımlar bazı iyileştirmelerin önünü açıyor. Bu girişimlerin arasında düşük maliyetli ve verimli tohumların seri üretime geçmesi için yeni bir yönteme öncülük eden Seedballs Kenya da yer alıyor. Seedballs Kenya, ülkede iklim değişikliği, ormansızlaşma ve arazi bozulması sorunlarına karşı yeni çözümler aramaya devam ediyor. Bu çözümler arasında en dikkat çekeni ise, ‘biyokömür topları’ olarak anılıyor. 

Biyokömür kaplı tohum topları, Tabiat Ana\’ya yardım eli uzatıyor

\"\"

1980’lerin ortalarında Dr Maxwell Kinyanjui, geleneksel odun kömürü fırınlarıyla aynı miktarda ısı üretmek için yüzde 50 daha az odun kömürü kullanan bir fırın olan Kenya Ceramic Jiko\’yu geliştirdi.  Dr Kinyanjui, bu yeniliğin odun kömürü ihtiyacını azaltacağına ve ormansızlaşmanın durdurulmasına yardımcı olacağına inanıyordu. Ancak ne yazık ki, haneler daha fazla ağaç kesmeye ve aynı miktarda odun kömürü kullanmaya devam ederek tasarruflarını su ve evlerini ısıtmaya kaydırdı.

Daha sonra, 1990\’ların sonlarında, Dr Kinyanjui ve Martin Dunford, koruyucu bir kömür tabakası ile tohumları kaplayarak kurak alanlarda ağaç yetiştirme olasılığını araştırmaya karar verdi. 2016 yılında, eski deneylerine dayanarak Cookswell Jikos, Chardust Ltd ile işbirliği yaptı ve Seedballs Kenya kuruldu. İkili katıldıkları bir röportajda “Misyonumuz basitti, büyüyen maliyeti düşürmek için bir yol bulmak istedik ve ortaya Seedballs’lar çıktı” diyor. 

Biyokömür kaplı ağaç tohumları Seedballs, Kenya ormanlarını yeşertiyor

\"\"

Seedballs, bazı  besleyici bağlayıcılarla karıştırılmış kömür tozu topunun içindeki bir tohum olarak anılıyor. Tohum toplarındaki biyokömür kaplamasının ise tohumu kuş, kemirgen ve böcek gibi hayvanlardan ve aşırı sıcaklardan korumaya yardımcı olduğu söyleniyor. Biyokömür kaplı toplardaki tohumların çimlenmesi ise sadece bir kez ıslanmayla gerçekleşebiliyor. Kurum biyokömür kaplı tohum toplarının ormansızlaşan ülkeyi yeniden yeşertmek için yardımcı olduğunu belirtiyor. 

Maliyetinin düşük olması ve ulaşılması zor olan alanlara kolayca dağıtılması sebebiyle ülkede şu an kullanılan bu tohum topları Tabiat Ana’ya destek sağlayarak yeni ağaçlar yetişmesinin de önünü açıyor. 

İlginizi Çekebilir:

ABD’de Genetiği Değiştirilmiş 750 Milyon Sivrisinek Hastalıkların Önüne Geçilmesi İçin Doğaya Salınacak

Tevel Aerobotics, Uçabilen ve Meyve Toplayan Yapay Zeka Destekli Bir Otonom Robot Geliştirdi  

Beynine Çip Takılan Maymun Oyun Oynadı, Spot\’a Çinli Rakip AlphaDog | Haftalık Teknoloji Programı:

 

Türk Bilim İnsanlarından Saniyeler İçinde COVID-19 ’u Tespit Eden Kit: E-Burun

0
TURK BILIM INSANLARI, KORONAVIRUSU SANIYELER ICINDE TESPIT EDEN VE YUZDE 90’IN UZERINDE DOGRU KARAR VEREN “E-BURUN” SISTEMI GELISTIRDI. ISTANBUL (DHA)

Türk bilim insanları saniyeler içinde COVID-19’u tespit edebilen ve yüzde 90 oranında doğru tanı koyan bir test kiti geliştirildi. İstanbul Medipol Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının geliştirdiği ve COVID-19 \’u saniyeler içinde tespit eden cihaz ‘e-burun’ ismiyle cihaz ‘e-burun’ ismiyle anılıyor. 

İstanbul Medipol Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren bilim insanları, yeni bir koronavirüs test cihazı geliştirdi. 300’den fazla hastadan alınan örneklerle geliştirilen ve yüzde 90 oranında doğru tanı koyan COVID-19 test kiti ‘e-burun’ saniyeler içinde sonucu kullanıcıya bildiriyor. Şimdilik bir prototip olarak anılan ‘e-burun’ isimli cihazın öncelikli olarak hastanelerde değil de kamuya açık alanlarda kullanılması hedefleniyor. 

İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Silahtaroğlu ve Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları\’ndan Prof. Dr. Mesut Yılmaz, çalışmalarına ilk olarak bal kalitesi ve arı sağlığı kalitesini ölçümlemek için başladıklarını ancak aynı teknolojinin COVID-19 test kiti için de kullanılabileceğini fark ettiklerini belirtiyor. 

Prof. Dr. Gökhan Silahtaroğlu, “Hayata geçirdiğimiz projenin asıl amacı, kovan içerisine yerleştirdiğimiz sensörler üzerinden elde ettiğimiz hava kalitesi verilerini geliştirdiğimiz yapay zekaya öğreterek, hava kalitesi ile arı sağlığı ve balı kalitesi arasında ilişki kurmaktı. Kullandığımız sensörlerin zaten kanser ve tüberküloz gibi hastalıklarda denendiğine dair bilimsel makalelere denk gelmiştik. Çalışma esnasında koronavirüs Türkiye’de görülmeye başlandı. Bizde yaptığımız çalışmayı bu hastalığa uyarlamaya karar verdik. Birtakım sensörler kullanarak ağız ve burundan çıkan nefesin bileşenlerini ayrıştırıp sayısallaştırdık ve PCR testleriyle eşleştirerek yapay zeka modeline öğrettik. Denemeler sonucu, Kovid-19’u tespit etmede yüzde 90\’ın üzerinde başarı elde ettik” dedi.

“Geliştirilen yapay zeka, kanser gibi pek çok hastalığının tespitinde de kullanılabilir”

Prof. Dr. Gökhan Silahtaroğlu, geliştirdikleri yapay zekanın sadece COVID-19’un tespitinde değil ilerleyen dönemlerde kanser gibi pek çok hastalığın tespitinde de kullanılabileceğini dile getirdi.  Silahtaroğlu, “Saniyeler içerisinde Kovid-19’u pozitif veya negatif olarak yüzde 90’ın üzerinde tespit edebiliyoruz. Ön tanısını koyabiliyoruz. En azından riskini belirleyebiliyoruz. Bu çalışma sadece Kovid-19 hastalığının tespitiyle sınırlı kalmayacak.  Başka hastalıkları da biz yapay zekaya öğretebiliriz. Bütün donanımımız hazır. Hekimlerimiz bize hasta ve hastalık verilerini sunabilecek olurlarsa çok rahatlıkla makineye öğretebiliriz. Saniyeler içerisinde en azından bazı hastalıkları teşhisini koymuş olabiliriz” dedi. 

İlginizi Çekebilir:

Türkiye’de Pandeminin Başından Bu Yana COVID-19 Hakkında 23 Milyon Tweet Atıldı 

Yeni Nesil COVID-19 Aşıları, Hap veya Burun Spreyi Formunda Gelebilir 

Haftalık Teknoloji Gündemi – Elektrikli Scooter Düzenlemesi, En Çok Veri Toplayan iOS Uygulamaları:

 

WhatsApp Çoklu Cihaz Bağlantısı Nasıl Yapılır?

0
whatsapp-coklu-cihaz-teknosafari

WhatsApp çoklu cihaz özelliği sonunda Türkiye\’de de yayınlandı. Yeni özellik sayesinde kullanıcılar, telefonda internet bağlantısı olmasa bile WhatsApp\’a erişebilecek.

Kumaş Hissi Veren Akıllı Giysiler Geliştirildi

0

Giyilebilir teknolojik ürünler dediğimizde pek çok kişinin aklına akıllı saatler, kulaklıklar veya akıllı bantlar geliyor. Ancak gelecekte ‘giyilebilir teknolojik ürünler’ çok daha farklı şekillerde karşımıza çıkacak. MIT Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı da geliştirdiği ‘dokunsal elektronikler’ ile gerçek kumaş hissi veren akıllı giysiler üzerinde çalışıyor. 

MIT CSAIL  (MIT Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı) araştırmacıları her gün giyilebilen, nefes alabilen, kumaş görünümlü akıllı giysiler üzerinde çalışıyor. Ekip, geliştirdiği bu yeni teknoloji ile birlikte kullanıcıların ince vücut hareketlerini bile izleyebildiklerini aktarıyor. 

Araştırmacılar akıllı giysilerin, hem geleneksel hem de piezorezistif lifler kullanılarak makinede örüldüğünü aktarıyor. Üretilen giysilerin tutarlı bir şekilde çıkması için makine öğreniminin kullanıldığı bu teknoloji, üretimin çok daha sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesine olanak tanıyor. Bunun yanı sıra sinir ağları ise ham maddeyi veri çerçevelerine dönüştürüp çıkacak ürünü tahmin edebiliyor. Sonuç olarak ortaya çıkan giysiler tüm vücudunuzda ekstra bir sensöre ihtiyaç duymadan hareketleri algılayabilen bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. 

Geliştirilen ilk prototiplerin pek çok şekilde kullanılabileceği de aktarılıyor. Bu bağlamda üretilen akıllı eldivenlerin dokunduğumuz her şeyi algılayabildiği, çorapların yere çömeldiğimizde ya da parmak ucumuzda durduğumuzu anlayabildiği aktarılıyor. Bunun yanı sıra akıllı bir yeleğin duruş pozlarını hatta oturduğumuz kanepenin dokusunu bile tanıyabildiği söyleniyor. 

Prototip aşamasında olan bu yeni teknoloji uygun fiyatlı malzemeler kullanarak üretildiği için toplu üretim aşamasına çok daha kolay bir şekilde geçeceği de ifade ediliyor.

\’Akıllı Giysiler\’ sporcular, bakıma ihtiyacı olan kişiler ve hatta robotlarda bile kullanılabiliyor

MIT CSAIL araştırmacıları yeni akıllı giysi teknolojisinin bir dizi kullanım için uygun olduğunu aktarıyor. Bu bağlamda araştırmacılar yeni akıllı giysiler sayesinde sporcuların duruşlarını kaydedebildiğini, yeni başlayanların formlarını iyileştirmek için bu akıllı giysileri kullanabileceğini ifade ediyor. Yaşlı veya bakıma ihtiyacı olan kişilerin düştüklerine dair işaretler varsa daha erken yardım alabilmesinin de bu teknoloji sayesinde mümkün olduğu söyleniyor.

Bununla birlikte yeni teknolojinin robotlara bile yardımcı olacağı aktarılıyor. Bu noktada robotlara görevleri taklit etmeyi öğretme veya normalde sahip olmadıkları gelişmiş dokunma duygusuyla onlara ‘dış görünüş’ verilebileceği söyleniyor. 

İlginizi Çekebilir:

Araştırmacılar, Görme Engelliler İçin Yapay Zeka Destekli Bir Sırt Çantası Sistemi Geliştirdi 

IBM, Gerçek İnsanlarla Tartışan ve Onları İkna Edebilen Bir Yapay Zeka Sistemi Tanıttı 

Hibrit Çalışma Modeli, Kripto Parayla Tost, Dezenfektanlı Kapı Kolu | Haftalık Teknoloji Programı:

 

Gaziantep’te Lise Öğrencileri Covid-19 Duyu Test Cihazı Geliştirdi

0

Gaziantep’te lise öğrencileri, Covid-19’u tespit edebilmek için yeni bir cihaz geliştirdi. Covid-19 duyu test cihazı, PCR veya antikor testlerini yaptırmadan önce evde uygulanabilecek. Bu yeni test ile yapay sinir ağı kullanarak kesin sonuçlar alınabiliyor. 

SANKO Fen ve Teknoloji Lisesi (FTL) 9’uncu sınıf öğrencisi Ece Güner, 11’inci sınıf öğrencisi Çiçek Dilara Kaya ve 11’inci sınıf öğrencisi Elif Nida Tahaoğlu, proje danışman öğretmenleri Özgül Güner ve Neriman Ersönmez rehberliğinde “Covid-19 Tespitinde Yeni Nesil Yapay Sinir Ağı Modellemesi ile Geliştirilen Duyu Test Cihazı” geliştirerek büyük bir başarıya imza attı. 

Projenin danışman öğretmenlerinden Özgül Güner, geliştirilen testin; Covid-19 hastalığının koku duyusu, tat duyusu ve tükürük içindeki amilaz enzimi aktivitesinde meydana getirdiği değişikliklerden yararlanılarak hazırlandığını söyledi. 

Sonuçlar hızlı bir şekilde görülebilecek

Özgül Güner, çalışmada sağlıklı 100 denek üzerinde koku ve tat ayrım testi, koku ve tat tanıma testi ve tükürük içindeki amilaz aktivitesi testi yapıldığını belirtti. Güner, geliştirilen testle ilgili şu bilgileri aktardı:

“Öğrencilerimiz, Covid-19 hastalığının tükürük içindeki amilaz aktivitesini artırmış olabileceğini, koku ve tat duyularını ise azaltabileceğini düşünerek yazılım geliştirdi.  Sonuçlar bu doğrultuda yapay sinir ağına aktarıldı. Daha sonra kişilerin testi uygulayıp sonuçları görebileceği cihaz prototipi hazırlandı. Yapay zeka verilerine göre kişilerin koku, tat ve tükürüklerinden elde edilen sonuçları cihaz ekranı üzerinden durum ‘negatif veya pozitif en yakın sağlık kuruluşuna gidiniz’ sonuçlarını çok kısa sürede görebilecekleri yeni nesil bir test cihazı tasarlandı.

Kişilerin koku, tat ve tükürük enzimlerinde görülen değişikliklerin anlaşılmasının sağlandığı deney sonuçlarına göre tasarlanan Covid-19 testinde, insanların şüpheli durumlarda kullanacakları, hastalığın ilk dört, beş gününde ortaya çıkmayan öksürük, ateş, halsizlik ve eklem ağrıları gibi yoğun semptomlarından önce çok da farkına varamadıkları duyu kayıpları ve tükürük aktivitelerinden yararlanıldı. Böylece kişilerin yüksek maliyetli diğer testlere başvurmadan önce uygulayabilecekleri, şüpheli durumlardan kaynaklanan bilinmezlik stresini azaltmaya yarayan, yerel ve ekonomik bir duyu test cihazı geliştirdik.”

Covid-19 duyu test cihazı evde kolaylıkla yapılabilecek

Ece Güner, danışman öğretmenleri eşliğinde, küresel salgınla mücadeleye katkı sunacak önemli bir projeye imza atmanın gururunu yaşadıklarına vurgu yaptı. Güner, “PCR ve antikor gibi acılı testlere alternatif olarak insanların evde daha kolay sonuç alabileceği bir test geliştirmeyi hedefledik ve başardık” diye konuştu.

Projeyi yaklaşık sekiz ayda tamamladıklarını anlatan Çiçek Dilara Kaya da “Daha hızlı ve maliyeti daha düşük bir test geliştirmek istedik. Projeye başlarken her insanın test yapması ve ulaşılabilir olması önemliydi. Geliştirdiğimiz test hızlı olmasının yanı sıra ekonomik olarak da büyük bir avantaj sağlıyor” ifadelerine yer verdi.

“Covid-19 Tespitinde Yeni Nesil Yapay Sinir Ağı Modellemesi ile Geliştirilen Duyu Test Cihazı” projesi ile TÜBİTAK 52. Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Bölge Yarışmasında birinci olan Ece Güner, Çiçek Dilara Kaya ve Elif Nida Tahaoğlu, 24- 28 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek Türkiye finallerinde Türkiye birinciliği için yarışacak.

İlginizi Çekebilir:

Ses ile COVID-19 Testi Yapan Yapay Zeka Destekli Bir Mobil Uygulama Geliştirildi 

New York’ta Covid-19 Aşı Pasaportu Uygulaması Başladı

Süveyş Kanalı Krizi, Mars\’ın İlk İnsanlı Şehri, Yemeksepeti Hacklendi | Haftalık Teknoloji Programı:

 

İlk Kez Kablosuz Bir Şekilde ‘Beyin Bilgisayar Arayüzü’ Eşleşmesi Yapıldı

0

İnsan beynini, bilgisayara bağlamak için yapılan çalışmalar özellikle son dönemlerde iyice arttı. Bu zamana dek yapılan klinik deneylerde; bilgisayarlar, nörolojik sinyalleri algılamak ve harici cihazlara aktarmak için kablolar kullanıyordu. Ancak test edilen kablosuz beyin bilgisayar arayüzü araştırması başarılı bir şekilde sonuçlandı. Bilim insanları kablo zorunluluğunu ortadan kaldırdı. 

Yakın zamanda araştırmacılar, vücutlarının alt kısmı felç olan insanların, hiçbir kablo kullanmaya ihtiyaç duymadan bir bilgisayarı kontrol edebilmesine imkan tanıyan bir kablosuz beyin bilgisayar arayüzü geliştirmeyi başardı. Deneylerde, BrainGate klinik katılımcılarının beyin motor korteksine normalde kablolu bir sistem sayesinde erişim sağlanıyordu. Ancak yeni deneyde, bağlantı noktasına küçük bir vericinin yerleştirildiği aktarıldı. Bu verici sayesinde ise katılımcılar kabloya ihtiyaç duymadan da bağlantı kurabildi. İşlem hızının, kablolu sistemlere yakın hıza ve doğruluğa ulaşabildiği belirtildi. 

Kablosuz beyin bilgisayar arayüzü, kablolu sistemler kadar hızlı ve doğru sonuç veriyor

IEEE Transactions on Biomedical Engineering dergisinde yayınlanan kablosuz beyin kontrollü bilgisayar arayüzü, felçli insanların uzuvlarını sadece düşünceleriyle kontrol edebilmesine olanak tanıdı. Bunun yanı sıra bedensel hareketin nörolojik niyetini dijital veya robotik eyleme aktarabilmesinde yardımcı olacağı söyleniyor. Yeni sistemin, kablolu sistemler kadar başarılı ve hızlı olması da yaşanacak gelişmeler için önemli.

Araştırmada, felçli iki katılımcıdan birinde kablosuz bir şekilde bağlanan BrainGate sistemi kullanıldı. Diğerinde ise halihazırda kullanılan kablolu sistem tercih edildi. Deney sonucunda ise, bu kablosuz sistemin sinyalleri, yazma hızlarından veya işaretle ve tıkla doğruluğundan ödün vermeden kablolu sistemlerle neredeyse aynı doğrulukla iletti.

Test edilen yeni beyin-bilgisayar arayüz sisteminin, sinirbilim araştırmalarının yolunu açtığı ifade ediliyor. Bilim insanları yeni gelişmenin, kablolu sistemlerle eş değer olduğunun ortaya çıkmasının kullandıkları kod çözme algoritmalarının aynısını da kullanabilecekleri anlamına geldiğini aktarıyor. Bununla birlikte tek farkın, ekipmanları fiziksel olarak bağlamaya gerek olmadığı gösteriliyor. 

Bu yeni arayüz sisteminin, beyin-makine arayüz araştırmaları için mihenk taşı kadar önemli olduğunu söyleyen bilim insanları, bedensel hareketlerini artık gerçekleştiremeyen kişilerin bağımsızlıklarını sağlayacak bir gelişme olacağını aktarıyor. Bunun yanı sıra,  klinik araştırmalara ve temel sinirbilime yeni kapılar açtığı söyleniyor. 

İlginizi Çekebilir:

Kafa Derisine Yapılan ‘E-dövme’ ile Beyin Dalgaları Gerçek Zamanlı Ölçülecek

On Binlerce Yapay Beyin Sinapsı, Tek Bir Çipte Birleştirildi

Siber Saldırılar Yüzde 210 Arttı, Facebook\’un Zihin Okuyan Bilekliği | Haftalık Teknoloji Programı:

 

Einstein Tarafından Yazılan Bir Mektup, Açık Artırmada 1.2 Milyon Dolara Satıldı!

0
Einstein Mektup

Dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein tarafından kaleme alınan el yazması bir mektup, açık artırmada 1.2 milyon dolara satıldı. 1946 yılında yazılan ve başlangıçta değeri 400 bin dolar olarak belirlenen mektubun içerisinde, kütle-enerji eşdeğerliğinin formülü olarak kabul edilen E=mc²“ formülünün de yazılı olduğu kaydedildi.  

Dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein tarafından 75 yıl önce kaleme alınan el yazması bir mektup, açık artırmada 1.2 milyon dolara satıldı. Einstein’in kişisel hatıralarından biri olarak kabul edilen mektubun içerisinde, kütle-enerji eşdeğerliğinin formülü olarak kabul edilen E=mc²“ formülünün de yer aldığı belirtildi. Diğer yandan; söz konusu mektup, Almanya doğumlu teorik fizikçi tarafından 1946 yılında Polonya asıllı ve ABD’li bir fizikçi olan Ludwig Silberstein’a gönderilmek üzere kaleme alınmıştı. Einstein’ın kişisel mektubu, tarihin en ünlü formüllerinden birini de içerisinde barındırıyordu.  

Bununla birlikte; söz konusu mektup, kısa bir süre önce ‘RR Müzayede Evi’ tarafından açık artırmaya çıkarılmıştı. Mektubun değeri ise başlangıçta 400 bin dolar olarak belirlenmişti. Fakat oldukça çekişmeli geçen müzayede süreci, mektup için yapılan teklifin beklenenin çok daha üzerine çıkmasına neden oldu.  

Einsten tarafından yazılan mektup, açık artırma sonunda başlangıç fiyatının 3 katına alıcı buldu

\"Einstein

Aktarılan detaylara göre; Albert Einsten tarafından yazılan mektup, açık artırma sonunda 1.2 milyon dolara alıcı buldu. Böylelikle mektubun satış fiyatı, başlangıçta belirlenen ücretin 3 katına çıkmış oldu. Müzayede evi, söz konusu mektubun yanı sıra, Einstein’ın yazdığı bir dizi mektubu daha satışa çıkardı.  

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayınız.

İlginizi çekebilir:

Kara deliklerle ilgili yapılan bir çalışma, Hawking’in haklı olabileceğini gösterdi 

Blue Origin, Açık Artırmaya Çıkarılan 6 Koltuktan Biri İçin Verilen En Pahalı Bilet Fiyatı Teklifinin 2.8 Milyon Dolar Olduğunu Açıkladı 

‘Amerikadaniste’, Clubhouse Üzerinden İlk Kez Açık Artırma Yapan Platform Oldu 

Mars Yüzeyindeki İlk İnsanlı Şehir Olması Planlanan Nüwa City Tanıtıldı!

0
Mars İlk İnsanlı Şehir

Mimarlık şirketi ABIBOO, Mars yüzeyindeki ilk insanlı şehir olması planlanan Nüwa City’yi tanıttı. Toplamda 250 bin kişiye yeni bir yaşam alanı olması hedeflenen şehrin inşasına, 2054 yılında başlanacağı ve Nüwa City’nin, 2100 yılına kadar ilk sakinlerini ağırlamaya hazır hale geleceği ifade edildi.  

ABIBOO isimli bir mimarlık firması, Mars yüzeyindeki ilk insanlı şehir olması planlanan Nüwa City’yi tanıttı. Tanıtılan konsept şehre ilişkin ayrıntılar, şirket tarafından yayınlanan bir basın bülteninde aktarıldı. Paylaşılan detaylara göre; ‘Nüwa City’ adı verilen şehir, 2100 yılından itibaren toplamda 250 bin kişi için yeni bir yerleşim yeri ve yaşam alanı olacak. Şehrin inşasına, 2054 yılında başlanacak. Nüwa City’nin, 2100 yılına kadar ilk sakinlerini ağırlamaya hazır hale gelmesi hedeflenecek.  

Diğer yandan; Mars’ın ilk insanlı şehri, kızıl gezegende yer alan büyük bir uçurumun kenarına inşa edilecek. Bu sayede; şehir sakinleri, güneş ışığına doğrudan erişim sağlayabilirken ölümcül sonuçları olabilen kozmik radyasyondan da korunabilecek. Uçurumun bir tarafına, şehir sakinlerinin evleri yerleştirilecek. Nüwa City’nin doğrudan güneş ışığına erişim sağlayabilen diğer alanları ise enerji üretimi, tarım ve hayvancılık faaliyetleri için kullanılacak.  

Nüwa City için nihai hedef, kendi kendini idame ettirebilen bir medeniyet kurmak olacak 

\"Nüwa

Nüwa City için nihai hedef, Dünya’dan gelen erzak ve sevkiyata ihtiyaç duymadan Mars yüzeyinde kendi kendine yetebilen ve sürdürülebilir bir medeniyet kurmak olacak. Konsept şehrin gerekli tüm onayları alarak hayata geçirilip geçirilmeyeceği ise henüz bilinmiyor.

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayınız.

İlginizi çekebilir:

NASA’nın Mars Keşif Aracı Perseverance 1998’teki iMac G3’ün İşlemcisini Kullanıyor

NASA, Dünya’daki Bazı Mikroorganizmaların Mars Atmosferinde de Yaşayabildiğini Açıkladı 

Perseverance, Mars’tan İlk Renkli Fotoğrafı Gönderdi! 

Doping Teknoloji Tırı Yola Çıkıyor – Neler Sunuyor?

0
doping-teknoloji-tiri

Doping Hafıza adıyla da bildiğimiz, Doping Eğitim Teknolojileri\’nin yeni projesi Doping Teknoloji Tırı, 10 Ekim\’de yola çıkıyor. Proje neleri hedefliyor, bünyesinde neler barındırıyor? Detaylar haberimizde.

İşte Kafaları Kurcalayan O Sorunun Cevabı: Uçaklar Neden Eğri Bir Rota Üzerinde Uçar?

0

Havacılık sektöründen olsun ya da olmasın, bir uçağa binen, rotasını gören ya da uçakları gözlemleyen kişiler aynı sorunun cevabını merak ediyor: Uçaklar neden parabolik bir rota çiziyor?

Akıllı telefon teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, birçok telefon uçakların rotasının takip edilebileceği bir uygulama içeriyor. Bu uygulama sayesinde uçakların seyahati, an be an izlenebiliyor, hava trafiği gözlemlenebiliyor. Bu gözlemler, uygulama kullanıcılarının kafasında \”Uçaklar neden eğri bir rota izler?\” sorusunu canlandırıyor.

Uçaklar Neden Düz Bir Rotada Uçmuyor?

Hepimizin bildiği gibi Dünya geoit şeklinde ve bu durum bazı hesaplamaların daha çok detaylandırılmasını gerektiriyor. Ekvator üzerinde 2 meridyen arası mesafe 111 km olarak ölçülürken, bu mesafe kutuplara yaklaştıkça azalıyor. Pilotlar uçuş esnasında tüm koşullarla birlikte bu durumu da göz önünde bulundurarak, en kısa rotayı çizmeyi ve bu doğrultuda seyahat etmeyi amaçlıyor. Koşullar her an değişebileceği için de pilot olmak sürekli hesaplama yapmayı gerektiriyor.

Uçuş süresince pilotlar ve uçuş ekipleri, hava akımı, türbülans riski, acil durumda inilebilecek hava limanları ve en kısa mesafe gibi birçok etkeni hesaplayarak rota çiziyor. Biz her ne kadar çocukluğumuzdan beri iki nokta arasındaki en kısa mesafe doğrusal mesafedir şeklinde bilgilendirilmiş olsak da söz konusu Dünya\’nın geoit şekli olunca bu bilgi değişikliğe uğruyor. En kısa mesafe üzerinden seyahat edebilmek için de uçaklar doğrusal değil, parabolik bir rota izliyor.

Parabolik Rota İki Nokta Arasındaki Mesafeyi Kısaltıyor!

Parabolik rota çizerek uçmanın, iki nokta arasındaki mesafeyi kısalttığını belirttik, şimdi de bunu bir örnekle açıklayalım:

İstanbul New York arası bir uçuş planı, bu durumu açıklamak adına en uygun rotalardan biridir. İstanbul ile New York arasındaki mesafeyi Rhumb Doğrusu adı da verilen doğrusal bir rota üzerinden hesapladığımızda aradaki mesafenin 9600 Km olduğunu görürüz. Ancak dünyanın geoit şekli nedeniyle iki nokta arasında bulunan gerçek en kısa mesafe farklı olacaktır.

Arada bulunan bu farktan yararlanan uçaklar amaçları yolculuk süresini kısaltmak olduğu için, kutuplara yaklaşarak uçacakları bir rota çizer. İstanbul ile New York arasındaki gerçek mesafe büyük daire metodu denilen bir yöntemle hesaplanır ve bu hesaplamalar sonucunda gerçek (kuş uçuşu) mesafe 8070 olarak bulunur. Bu hesaplamalar da hem süre hem de yakıt tasarrufu sağladığından, en güvenli uçuş rotası bu şekilde çizilir.

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayın!