Ana Sayfa Blog Sayfa 1218

Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 52,3’ü çocuklarının internette neler yaptığını kontrol etmiyor

0

Kaspersky tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, ebeveynlerin çocuklarının internet kullanımı üzerindeki etkilerini araştırdı. Araştırma sonucunda Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 66’sının çocuklarının internette geçirdiği süreyi kendilerinin belirlemesine izin verdiği gibi şaşırtıcı sonuçlar doğurdu.

Ebeveynlerin yüzde 66’sının internette geçirilecek süreyi çocuklarının belirlemesine izin verdiği ve bunun yanı sıra yüzde 52,3’lük bir kesimin ise çocuklarının internette neler yaptığını kontrol etmediği yapılan araştırma sonucunda ortaya çıkmış oldu. Ebeveynlerin bunu, çocukların kendi internet faaliyetlerini denetleyebilmesini sağlamak için yaptığı belirlendi. Ancak, ebeveynlerin yüzde 73,1 internette çok fazla vakit geçirdiklerini ve yüzde 78’i de internet ve mobil cihaz kullanımının aile yaşantılarına etki ettiğini dile getirdi.

Anneler çocuklarına internet kullanımında daha fazla güveniyor

Modern ebeveynlerin yarısından fazlası internete ayrılan süre konusunda çocuklarına güvenmeyi tercih ediyor. Daha da ilginci bu yönelim annelerde daha sık görülüyor. Anneler internete ara verme konusunda çocuklarına daha çok güveniyor. Türkiye’de annelerin yüzde 69,9’u bu şekilde davranırken babalarda ise bu oran yüzde 59,4.

İnternet bağımlılığı hem ebeveynlerde hem de çocuklarda var

Yapılan araştırma, çocukların internet aktivitelerine yönelik bu yaklaşımın yanı sıra ebeveynlerin kendi cep telefonu alışkanlıklarını veya internette geçirdikleri süreyi de kısıtlamadıklarını ortaya çıkardı. Araştırmaya Türkiye’den katılanların yüzde 73,1’i internete bir şekilde bağımlı olduklarını kabul etti. Daha da ötesi, yüzde 82’lik büyük bir bölüm internet bağlantılı mobil cihazlarını çocuklarının yanında veya evde kullandığını, yüzde 57 oranında bir kısım ise internet veya mobil cihazların çocuklarıyla konuşmalarının arasına girdiğini söyledi.

Kaspersky, çocukların internette geçireceği süreyi düzgün bir şekilde ayarlayabilmesi için şunların yapılmasını öneriyor:

  • Çocuklarınızın sizden ilgi beklediği anlarda cihazınızı bırakarak onlara önem verdiğinizi gösterin.
  • Çocuğunuz internette çok fazla vakit geçiriyorsa hemen kısıtlamaya gitmeyin. Bunun yerine bu konuyu onlarla sakin bir şekilde konuşun, böylece uzun vadede zararlı olabilecek olumsuz tepkilere yol açmazsınız.
  • Boş vakitlerinizde farklı ve ilgi çekici şeyler yaparak çocuklarınızın cihazları olmadan zaman geçirmek istemesini sağlayın. Bunun için onları yeni bir spor dalına yönlendirebilir veya tüm aile birlikte daha fazla aktivite yapabilirsiniz.
  • Sosyal medya ve diğer iletişim araçlarının kullanımı için temel kurallar belirleyin. Bunların okul hayatını veya arkadaşlarıyla gerçek dünyadaki ilişkileri etkilememesini sağlayın.
  • Tüm aile için belirli kurallar koyun. Böylece çocuğunuz ailede internet kullanımı konusunda haksızlığa uğradığını düşünmesin. Bunun için yemek masasında telefon kullanmamayı, belirli bir saatten sonra cihaz kullanımını bırakmayı veya yatma zamanı geldiğinde cihazları başka odaya koymayı düşünebilirsiniz.
  • Kaspersky Security Cloud’un aile sürümünde yer alan Kaspersky Safe Kids, ailenizi, özel verilerinizi ve çocuklarınızı internette ve ötesinde koruma altına alır.

Kanada’da 300 milyon yıllık fosil bulundu: Çocuk bakımı sadece insana özgü değil

0

Kanada’da bir mağarada bulunan 300 milyon yıllık fosiller canlılardaki ebeveyn bakımının tarihinin oldukça eski olduğunu gösteriyor. Fosillerle ilgili araştırma Nature Ecology and Evolution’da yayınlandı.

Fosil avcıları Kanada’nın Nova Scotia bölgesinde yaptıkları kazıda, eski bir ağaç kütüğünde fosilleşmiş kertenkeleye benzeyen dört ayaklı, iki omurgalı bir canlı türü keşfetti. Bu fosiller daha sonra bilim insanlarına teslim edildi. Araştırmacılar fosillerin soyu tükenmiş varanopid olduklarını düşünüyor. Varanopidler günümüzde kertenkelelerle kıyaslanabilecek bir canlı türü ancak soyları tükenmiş durumda.

Bulunan fosiller aynı türden yaşlı ve genç olmak üzere iki canlı olduğunu gösteriyor. Fosili bulanlardan ve bu konuda araştırmalarını sürdüren Carleton Üniversitesi öğretim üyesi Hillary Maddin “yaşlı olanın yaklaşık 20 cm olduğunu ve genç olanın yaşlının bacağına sarıldığını” söylüyor.

Haberin devamını okumak için tıklayınız.

Fransa’da erkeklere de HPV aşısı yapılacak

0

Medyascope\’un haberine göre Fransa’da Sağlık Yüksek Otoritesi’nin de (SYO) onayı sonrası Sağlık Bakanı Agnes Buzyn, 2020 yazı itibariyle HPV (Human Papilloma Virus) aşısının 11 ila 14 yaşları arasındaki erkek çocuklara yapılacağını açıkladı. HPV aşısı Fransa’da halihazırda genç kadınlara yapılabiliyor. Aşı HPV’den korunma yönünde önemli bir mekanizma oluşturuyor.

HPV cinsel yolla bulaşan ve son yıllarda tüm dünyada artış gösteren bir virüs türü. Vücuda yerleştikten sonra siğil oluşumuna sebep olabilen HPV’nin birçok türü bulunmakta. Bu türlerin bazıları hem erkeklerde hem kadınlarda kansere neden olabiliyor.

SYO yaptığı açıklamada daha önce genç kadınlara yapılan aşının bundan böyle erkeklere de yapılmasını önerdi. Açıklamada “Genç erkeklere yapılacak bu aşının nüfusun bütününde virüsün yayılmasını engelleyeceğini, aşının hem erkekleri hem kadınları virüse karşı korumada etkili olacağını» söyledi.

Haberin devamını okumak için tıklayınız.

Amerika’da çalınan araba, Apple “iPhone’umu Bul” uygulaması sayesinde bulundu

0

Amerika’da 19 yaşındaki bir genç kız, çalınan arabasını Apple’ın “iPhone’umu Bul” uygulaması sayesinde buldu. Polis olayla ilgili olarak, teknoloji sayesinde artık pek çok suçu aydınlatabildiklerini bildirdi. 

Teknoloji devi Apple’ın “iPhone’umu Bul” uygulaması, Amerika’nın Iowa eyaletinde 19 yaşındaki Victoria O’Connor isimli bir genç kızın çalınan arabasının bulunmasına yardımcı oldu. Olayla ilgili paylaşılan bilgilere göre, genç kız iPhone’u ve cüzdanı içerideyken arabasını kilitlemeden bırakmıştı. Uygulamanın konum takip özelliği sayesinde, O’Connor iPhone’unun konumunu bir arkadaşının telefonundan belli bir noktaya kadar takip etmeyi başardı.  

Hırsızlar takip edilmekten kurtulmak için sonrasında iPhone’u kapatsalar da olaydan bir sonraki gün telefonu tekrar açtılar. Yaşanan bu gelişme, polisin suçluların izini takip etmesine yardımcı oldu. Bu tip suçlarla ilgili yapılabilecek en iyi şeyin arabayı kilitlemeden sahipsiz bırakmamak olduğunu söyleyen Des Moines Polis Departmanı’ndan Paul Parizek, gelişen teknolojinin artık pek çok suçu aydınlatmada kendilerine yardımı dokunduğunu belirtti.

Genç kız, bir süredir arabasında yaşıyordu 

Genç kızın geçtiğimiz Eylül ayında dairesi bir yangında hasar gördüğü için bir süredir arabasında yaşıyor olduğu bildirildi. Polisler arabayı kurtarmayı başarsa da O\’Connor\’ın telefon, cüzdan ve anahtarlarına henüz ulaşılamadı.  

Arabasını geri alabildiği için çok mutlu olduğunu ifade eden O’Connor konuyla ilgili olarak, “Pek çok şeyin kayıp olduğunu düşünüyorum; umarım telefonum ve anahtarlarımı da en kısa zamanda bulabiliriz” dedi. 

Mağazada stok takibi yapay zekayla takip edilecek

0

Türkiye’de görüntü tanıma teknolojisi perakende sektöründe de kullanılıyor. Zincir marketlerde raflar boşaldığında yapay zeka yetkilileri uyarıyor. Araştırma ve perakende teknolojileri şirketi REM People’ın Büyüme ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mert Alemdar, görüntü tanıma teknolojisiyle birlikte kullanılmak üzere mağazalarda ayda 3.5 milyon fotoğraf çekildiğini söylüyor. Makine öğrenmesiyle sorun tespiti de yapan sistem, mağazalarda hangi reyonda kaç ürün olduğunu ve ne kadar yer kapladığını belirliyor

Hayatın her alanına giren yapay zeka mağazaları da kontrol etmeye başladı. Türkiye’de de görüntü tanıma teknolojisi ve yapay zeka mağazalarda verimliliği artırıyor. Zincir marketler ve mağazalarda raflar boşaldığında veya bir sorun yaşandığında görüntüleri analiz eden yapay zeka yetkilileri uyarıyor. Yerli ve yeni nesil perakende teknolojileri şirketi REM People, sunduğu veri toplama, doğrulama ve analiz hizmetiyle Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’da 40 ülkede yapay zeka uygulamalarıyla hizmet veriyor.

Ayda 3.5 milyon fotoğraf çeken saha ekiplerinin yaptığı ölçümleri tamamen yerli yazılım ve yapay zeka uygulamasıyla kontrol ettiklerini belirten REM People Büyüme ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mert Alemdar, “Ayda 55 bin perakende noktasına temas ederek verimliliklerini artırmaları için çalışıyoruz. Markaların sahadaki gözü kulağı olarak yüzde 20’ye varan verimlilik artışı sağlıyoruz” diyor.

Yapay zeka nasıl çalışıyor?

REM People’ın yapay zeka uygulaması, alınan görüntüleri tanıyarak doğruluyor ve analiz ediyor. Görüntü tanıma teknolojisiyle hangi reyonda kaç ürün olduğu ve ne kadar yer kapladığı belirleniyor. Söz konusu yazılım analitik olarak verileri öğreniyor. Sistem ürün yerleşimindeki sorunları, azalan-biten veya zarar gören ürünleri tespit edip uyarıyor.

Yüzde 100’e yakın doğruluk

REM People görüntü tanıma teknolojisiyle birlikte sahadaki verilerin doğruluk oranını yüzde 99,5’e çıkarıyor. Sahadan toplanan verinin doğru olup olmadığını kontrol etmede sisteme hız kazandırıyor ve maliyet tasarrufu sağlıyor. Böylece markalar hem en güncel teknolojileri kullanıyor hem de hatasız bir rapor alıyor.

2020’de yapay zeka yönetecek

Avrupa’da yapılan bir ankete göre, global perakende pazarında aylık olarak görüntü tanıma ihtiyacı ortalama 1.9 milyar fotoğraftan oluşuyordu. 2020 yılı içerisinde öngördükleri rakam ise 3.5 milyarı bulacağı yönünde. Bu süreç içerisinde perakende sektöründe görüntü tanıma potansiyeli o kadar büyüdü ki 2020 yılında, perakende sektöründeki müşteri etkileşimlerinin yüzde 85\’inin yapay zeka ile yönetilmesi bekleniyor.

Raf düzeni (planogram) niye önemli?

Planogram, markaların ürünlerinin mağaza içindeki yerleşimi ve ürünlerin raflarda nasıl sergileneceğini gösteriyor. Şirketlerin ve mağazaların müşteri alışkanlıkları ve profile göre oluşturduğu planogram, satışı ve karlılığı doğrudan etkiliyor. REM People, sahip olduğu deneyimli saha ekibi ve geliştirmiş olduğu perakende denetim teknolojileriyle markaların mağaza içerisindeki uygulama performanslarını anlık olarak analiz ediyor.

 

iPhone 12’de sensör tabanlı kamera kullanılacağı söyleniyor

0

Apple’ın, kullanıcıyla buluşturmaya hazırlandığı iPhone 12’nin yüksek kalite modellerinde sensör tabanlı kamera kullanacağı iddia edildi. Teknoloji devinin bu yeni hamleyi, kamera boyutunu küçültmek amacıyla yapacağı düşünülüyor. 

Geçtiğimiz günlerde merakla beklenen iPhone 12’nin kamerasında kullanılacak stabilizasyon (sabitleme) sistemiyle ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Digitimes’ın iddiasına göre Apple, 2020 yılında piyasaya süreceği daha yüksek kalite iPhone 12 modellerinde ‘optik görüntü sabitleyici (OIS)’ yerine sensör tabanlı bir stabilizasyon yöntemi kullanacak. Bu yöntemin fotoğraf kalitesini artırıp artırmayacağı ise hala merak konusu. 

\’Sensör tabanlı sabitleme\’ yönteminin genellikle aynasız fotoğraf makinelerinde kullanıldığı biliniyor. Teknoloji devi, halihazırda satışta olan iPhone’larda ise el titremesi gibi küçük hareketlerle oluşan görüntü bulanıklıklarını azaltmak için  ‘optik görüntü sabitleme’ özelliği kullanıyor. Kullanımda olan bu özellikte, kamera lensi içerisindeki parçalar titreşimi telafi etmek için fiziksel olarak hareket ediyor. Üretilen yazılım da en son ortaya çıkan görüntünün daha iyi bir hale gelmesine yardımcı oluyor.

Sensör tabanlı sabitleme yönteminin farkı nedir?

Fotoğraf makinelerinde ‘optik görüntü sabitleme’ özelliğinin fotoğrafı netleştirmek için uzun süredir yaygın biçimde birincil yöntem olarak kullanılmasının pek çok sebebi var. Düşük ışıkla yapılan fotoğraf çekimlerinde daha etkili olması ve düşük maliyeti, bu nedenler arasında sayılabilir.  

Sensör tabanlı sabitleme yöntemi ise kamera lensi içerisindeki parçalar yerine kamera içerisindeki sensörlerin fiziksel hareketiyle çalışıyor olması açısından farklılık gösteriyor. Yöntem, düşük ışıkla yapılan çekimlerde düşük bir verimlilik sunması ve yüksek maliyeti sebebiyle yıllar boyu çok daha az bir popülarite yakaladı. Fakat yaşanan teknolojik gelişmeler bu dezavantajları minimum seviyeye indirdi. En önemlisi, yöntem sayesinde stabilizasyon sistemi kamera lensinin içine konulmak yerine kamera gövdesine yerleştirilebiliyor ve böylece lens boyutu daha küçük bir hale getirilebiliyor. 

Amerikan teknoloji devinin bu hamlesiyle, stabilizasyon sistemini telefon gövdesine taşıyarak iPhone’un kamera genişliğini küçültmeyi amaçladığı tahmin ediliyor.  

Xiaomi Mi Note 10 Pro’nun Avrupa satış fiyatı belli oldu

0

Kısa süre piyasaya sürülen Mi Note 10, 108 Megapiksel çözünürlüğündeki kamerasıyla adından sıkça söz ettirmişti. Şimdi ise iyileştirilmelerde bulunulan Xiaomi Mi Note 10 Pro Avrupa’da satışa çıktı.

Mi Note 10 ile teknik olarak hemen hemen aynı özellikleri taşıyan Mi Note 10 Pro’nun farkı kamera sisteminde ortaya çıkıyor. Mi Note 10’dan farklı olarak Xiaomi Mi CC9 Pro Premium Edition‘da da olduğu gibi 8 parçalı bir lens yapısı kullanılıyor. Bu sayede merkezinde 108 megapiksel Samsung sensörün olduğu beşli kamerasıyla normalden biraz daha yüksek performansı sunan telefon, sadece 8 GB RAM + 256 GB dahili depolama ile elde edilebiliyor. 

Mi Note 10 Pro İspanya merkezli olarak satışa çıkmış durumda. Cihazın Avrupa satış fiyatı 650 euro seviyesinde. Mi Note 10 ise şu anda 500-550 euroluk bir fiyat etiketine sahip. Türkiye’de ise resmi garantili olarak 5.500 TL’ye satılıyor. Mi Note 10 Pro’nun söz konusu farklardan dolayı Türkiye’ye geleceği düşünülmüyor. Gelmesi halinde 7 bin TL’den satışa çıkacak olan telefonun Türkiye pazarında pek şansı bulunmuyor.

LG\’nin, 8K ultra HD TV’leri 2020’de gelecek

0

2020’de piyasaya sürülmesi beklenen ve ‘Gerçek 8K’ olarak tanımlanan televizyonlar, tüketicilere gerçeğe en yakın izleme deneyimi sunacak.

2015 yılında Vestel tarafından ihracatı yapılan 8K TV’lerin teknolojik olarak gelişimi bitmemişti. 8K TV’lerin üretimini şimdi LG devraldı.

Güney Koreli şirket, endüstri standartlarına göre sertifikalı dünyanın ilk \”8K Ultra HD\” TV\’sini CES 2020\’de sergileyecek. Resmî 8K Ultra HD tanımı ve logosu, 8K Ultra HD gereksinimlerini karşılayan ürünlerin perakendeciler ve tüketiciler tarafından daha iyi tanınmasına yardımcı olmak amacıyla ABD merkezli CTA (Consumer Technology Association) tarafından geliştirildi.

LG, CES 2020 Teknoloji Fuar’ında ilk kez sahneye çıkacak olan gerçek 8K TV’leri ile; çözünürlük, dijital girişler, yüksek dinamik aralık, çözünürlük yükseltme, bit derinliği ve ölçüm metodolojisi ile ilgili olanlar dahil olmak üzere CTA’nın özel gereksinimlerini standartların üzerinde karşılayan ilk şirket olma özelliğini taşıyor.

Geçtiğimiz eylül ayında CTA, yani Tüketici Teknolojileri Birliği, \”tam donanımlı\” 8K televizyonlarda aranması gereken logoyu duyurmuştu. 8K logosu, televizyonun endüstri standartlarına göre sertifikalı olduğu anlamına geliyor. Bu logonun sahip olduğu 8K televizyonu satın alacak tüketiciler, o televizyonun tam kriterleri karşıladığından emin olabilecek.

LG, CTA\’ye bir başvuruda bulunarak bu sertifikayı talep etmiş durumda. Bu da şirketin \”gerçek\” 8K TV\’sini CES 2020\’de sergileyebileceği anlamına geliyor bu da 8K televizyon üretmeyi planlayan şirketlerin önüne geçebileceğini gösteriyor.

Türk Lirası’na eşit kripto para birimi “BiLira”nın açılış etkinliği yapıldı

0

Türkiye’nin blokzincir tabanlı ve Türk Lirası’na endeksli stabil kripto para birimi BiLira’nın lansman etkinliğine, finans dünyasının global ve lokal çapta önemli isimleri de katıldı.

Herkesin geleceğin finans dünyasında eşit haklara sahip olması ve merkeziyetsiz internet – dağıtık finans ürünleri ile bağlantı kurabilmesi amacıyla geliştirilen BiLira, 23 Aralık 2019 tarihinde, üç kurucu ortağı olan Sinan Koç (CEO), Murat Fırat (CTO) ve Vidal Arditi’nin (COO) ev sahipliğinde, Inkube Blockchain Hub organizatörlüğünde gerçekleştirildi.

BiLira, kullanıcılarına her zaman, 1 Türk Lirası karşılığında 1 BiLira satın alabilmelerini ve 1 BiLira’yı 1 Türk Lirası olarak nakit paraya dönüştürebilmelerini sağlıyor. Ethereum ağı üzerine kurulu ilk stabil kripto para birimi olan BiLira, tüm ERC-20 standart dijital cüzdanlarla uyumlu altyapıya sahip.

Şu aşamada aralarında Garanti BBVA, VakıfBank, Fibabanka, TurkishBank’ın yer aldığı Türkiye’nin önde gelen bankalarıyla da çalışan proje, Aralık ayı başında aldığı yatırım desteği ile finans dünyasında adını duyurmuştu. Duyurduğu günden bu yana geçen sınırlı zamanda 1,139,142.2401 TRYB dolaşıma girdi.

“Blokzincir teknolojisine Türkiye’den başarı hikayeleri eklemek istiyoruz”

Türkiye’nin dijital varlık kullanımına ve yeni teknolojilere çabuk adapte olabilmesinin yattığını söyleyen BiLira CEO’su Sinan Koç “Dünya blokzincir teknolojisine, Türkiye’den başarı hikayeleri eklemek istiyoruz” açıklaması ile BiLira’nın stabil kripto para birimi geliştirme teknolojisinin altında yatan temel misyonunu açıkladı.Koç, ayrıca “Öncelikli amacımız geleceğin merkeziyetsiz finans kavramını önce Türkiye’ye anlatmak, sonra Türk Lirası’na teminatlı BiLira ile kullanım pratikleri kazandırmak ve bu ekosistemle köprü kuracak yollar açmak. Bu sayede geleceğin finansı hayatımıza girdiğinde ülkemizin buna hazır olmasını sağlamak” ifadeleri ile BiLira takımının bakış açısını özetledi.

Gelecekte ekonominin; globalleşmiş, şeffaf, merkeziyetsiz bir finansal sisteme bağlanmak isteyen herkese, serbestçe dağıtılacağına ve herkes tarafından erişilebilir olacağına inanan BiLira, bütün insanlara finansal erişim sağlama amacından doğan vizyonunu katılımcılarla paylaştı. BiLira, kendinden bağımsız ve benzer fikirli ortakların katılımı ile yeni bir yapı altında, fiyat-istikrarlı kripto varlıkların yaratılmasını, geri kazanılmasını ve akışını yönetmek üzere güvenli bir ağ şeması oluşturmayı hedefliyor.

BiLira’nın tanıtım sunumu ve demosunun ardından, FTX Global COO’su Andy Croghan, BlockchainIST Kurucusu ve Direktörü Dr. Bora Erdamar ve BiLira CEO’su Sinan Koç’un bir araya geldiği panelde BiLira’nın özellikle Türk Lirası’na endeksli ilk stabil kripto para birimi oluşu ve bu pratiklerin blokzincir teknolojisinde yaratacağı köprü görevinin önemi konuşuldu.

BlockchainIST Kurucusu ve Direktörü Bora Erdamar \”Merkeziyetsiz Finans projelerinin hızla arttığı bu dönemde, dünyadaki pek çok merkez bankasının da kendi dijital paralarını geliştirmekte olduğunu görüyoruz. BiLira gibi stabil kriptopara projeleri merkezi ve merkeziyetsiz finans sistemleri arasında köprü oluşturabilme potansiyelleri açısından büyük önem arz ediyor.\”

BiLira şu an listelendiği, Coiny Pro, FTX Global ve merkeziyetsiz Uniswap’ın ardından, farklı kripto para borsalarında da yer almak ve kullanıcılarına farklı dijital varlıklara karşı takas imkanı sunmak için de çalışmalarını sürdürüyor. Bu gelişmeler tamamlandıkça, kullanıcılar varolan itibari paralarını dijital bir ortamda bir varlığa çevirebilecek, bu parayı değer kaybetmeden birebir o dijital varlığın arkasında yatan itibari para birimine dönüştürmeyi deneyimleyebilecek. Günümüzde, takas, para transferi veya ödeme işlemi için ihtiyaç duyulan aracı kurum gerekmeden bu işlemleri yapmaya başlayabilen kullanıcı, kendi finansal varlıklarını yüzde 100 kendi kontrol edebilecek.

İtibari-teminatlandırılmış yaklaşım sunarak tasarlanan BiLira, çoklu üyelerden oluşan ağ ile çoklu likidite ve rezerv sağlamayı hedefliyor. Ters ibraz riski bulunmayan stabil kripto para birimi olarak geliştirilen BiLira sahip olduğu teknolojisinin odağına şeffaflığı koyuyor. Bu şeffaflık sayesinde tüm hareketlerin halk tarafından istendiği an takip edilmesi sağlanıyor. BiLira üzerinde yapılan tüm işlemler blokzincir takip sistemi olan Etherscan.io üzerinden takip edilebiliyor: 

https://etherscan.io/token/0x2c537e5624e4af88a7ae4060c022609376c8d0eb

BiLira hakkında:

BiLira, dijital ortamda dijital para veya varlık olarak kabul edilen değerlerin alınıp satılması için kullanılır. Türkiye\’nin Etherum ağı üzerinde Türk Lirası ile desteklenen ilk stabil kripto para birimidir. Bu, her zaman 1 Türk Lirası (TRY) karşılığında 1 BiLira (TRYB) satın alabilmeniz ve yine 1 BiLira’yı 1 Türk Lirası olarak nakit paraya çevirebilmeniz anlamına gelir.

BiLira, Ethereum ağı üzerinde kurulmuş ve tüm ERC-20 standart dijital cüzdanları ile uyumludur. BiLira platforumu üzerinden alım ve satım işlemlerinizi gerçekleştirebilir, BiLira kripto paranızı dijital cüzdanınıza transfer edip dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz.

Stabil kripto paraların, erişilebilir, hızlı, kullanışlı ve şeffaf finansal etkileşimler için kullanılması için geliştirilen teknolojisi ile BiLira, varlık destekli stabil kripto paralar aracılığıyla teminatlı itibari para birimlerini destekliyor ve blokzinciri teknolojisinin güvenliğini kullanarak yüksek işlem hacmi sağlıyor.

Samsung, Galaxy Fold 2’nin ekranında gerçek cam kullanacak

0

Ice Universe’ın bugün paylaştığı bir tweet, Samsung Galaxy Fold 2’nin ekranında gerçek cam kullanılacağını iddia ediyor. Sızıntı denilince akla ilk gelen isim olan Ice Universe’nin aktardığına göre, Motorola Razr gibi yatay eksen etrafında açılan ve kapanan cihazda ultra ince cam bir ekran kullanılacak.

Ultra ince cam ekran kullanılacak olması Galaxy Fold 2’nin ekranını çok daha düz ve berrak görüntüye kavuşturacak. Samsung’un ultra ince cam ekranlar için geçen ay Dolnsys ile uzun vadeli bir anlaşma yaptığını düşünce sızıntıların doğru olma ihtimali artıyor. Bu ayın başlarında ise Lets Go Digital, şirketin Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’ne (EUIPO) ‘Samsung Ultra İnce Cam\’, \’Samsung UTG\’ ve \’UTG’ olmak üzere üç ticari marka için patent başvurusunda bulunduğunu keşfetmişti.

Samsung Galaxy Fold 2’nin 18 Şubat’ta yapılması beklenen bir etkinlikte Galaxy S11 ile tanıtılması bekleniyor. Telefonun delikli bir selfie kamerasına sahip 6.7 inçlik bir ekrana sahip olacağı düşünülüyor. Amiral gemisi donanımlarına sahip olması beklenen cihazın satış fiyatının 1.000 dolardan daha az olması bekleniyor.

Katlanabilir ekranlı Samsung Galaxy Fold 1\’in 1 milyon satış adedine ulaştığı haberimizi buradan okuyabilirsiniz.