Pazartesi, Mart 17, 2025
spot_img

Bilim

MIT\’den Toplumların Geleceğini Kurtaracak Müjde: Deniz Suyunu İçme Suyuna Dönüştüren Cihaz Geliştirildi!

0

MIT kapsamında çalışan bilim adamları, deniz suyunu içme suyuna çevirebilecek bir cihaz geliştirdiklerinin müjdesini verdi. Bu cihaz, insanlığın geleceği için büyük önem taşıyor.

Amerika Birleşik Devletleri\’nin Massachusetts eyaletinde bulunan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), yürüttüğü çalışmalarla modern bilim ve teknolojiye büyük katkı sağlıyor. Enstitünün son çalışmasının ürünü olan, deniz suyunu içme suyuna çeviren cihazın, toplumların geleceği için büyük rol oynayacağı tahmin ediliyor.

Tek Bir Tuşla İçme Suyu Üretiyor!

MIT araştırmacıları tarafından üretilen ve deniz suyunu içme suyuna çevirebilen cihaz, filtreler ve yüksek basınçlı pompalara ihtiyaç duymadan çalışıyor. Bir bavul büyüklüğündeki bu cihaz, kirli suyu içme suyuna dönüştürebilen portatif bir arındırma ünitesinden oluşuyor. İşlemin gerçekleştirilmesi içinse tek bir tuşa basmak yeterli oluyor.  Deniz suyunu içme suyuna çevirme teknolojisi yeni olmasa da normal şartlarda bu işlemi gerçekleştirebilmek için oldukça ağır ve büyük arındırma sistemleri gerekiyor.

Şimdiye kadar üretilmiş taşınabilir tuzdan arındırma sistemleri, suyu bir dizi filtreler aracılığıyla arıtıyor. Ancak MIT’nin yeni cihazı, parçacıkları sudan çıkarmak için elektrik kullanıyor. Araştırmacıların yaptığı açıklamalara göre cihaz, içme suyu üretmek için filtre yerine iyon konsantrasyonu polarizasyonu (ICP) kullanıyor; ancak ICP sudaki tuzu tamamıyla uzaklaştıramıyor. Tam anlamıyla içilebilir su elde etmek için cihaz, ICP\’ye ek olarak elektrodiyaliz adı verilen bir işlem gerçekleştiriyor. Böylece deniz suyu başarılı bir şekilde içme suyuna dönüştürülebiliyor.

Bu Cihaz Hayati Önem Taşıyor!

Deniz suyunun içme suyuna dönüştürülmesi, özellikle de adalarda yaşam sürdüren birçok topluluk için hayati önem taşıyor. Küçük boyutu ve portatif tasarımı sayesinde bu cihazın, kargo gemileri, zorlu askeri operasyonlar, doğal afet bölgeleri gibi içme suyu sıkıntısı yaşanan her yerde insanlara büyük kolaylık sağlayacağı düşünülüyor.

MIT\’den gelen açıklamalara göre cihaz sahada test edildi ve üstün performans göstererek, deniz suyunu başarılı bir şekilde içme suyuna çevirdi. Bu gelişme, su sıkıntısının çok yakın olduğu bu dönemde, gelecekle ilgili herkese umut verdi. Seri üretime ne zaman geçileceği konusundaysa MIT\’den henüz bir bilgi gelmedi. Cihazın geliştirmelere açık olduğu düşünülüyor.

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayın!

İşte Kafaları Kurcalayan O Sorunun Cevabı: Uçaklar Neden Eğri Bir Rota Üzerinde Uçar?

0

Havacılık sektöründen olsun ya da olmasın, bir uçağa binen, rotasını gören ya da uçakları gözlemleyen kişiler aynı sorunun cevabını merak ediyor: Uçaklar neden parabolik bir rota çiziyor?

Akıllı telefon teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, birçok telefon uçakların rotasının takip edilebileceği bir uygulama içeriyor. Bu uygulama sayesinde uçakların seyahati, an be an izlenebiliyor, hava trafiği gözlemlenebiliyor. Bu gözlemler, uygulama kullanıcılarının kafasında \”Uçaklar neden eğri bir rota izler?\” sorusunu canlandırıyor.

Uçaklar Neden Düz Bir Rotada Uçmuyor?

Hepimizin bildiği gibi Dünya geoit şeklinde ve bu durum bazı hesaplamaların daha çok detaylandırılmasını gerektiriyor. Ekvator üzerinde 2 meridyen arası mesafe 111 km olarak ölçülürken, bu mesafe kutuplara yaklaştıkça azalıyor. Pilotlar uçuş esnasında tüm koşullarla birlikte bu durumu da göz önünde bulundurarak, en kısa rotayı çizmeyi ve bu doğrultuda seyahat etmeyi amaçlıyor. Koşullar her an değişebileceği için de pilot olmak sürekli hesaplama yapmayı gerektiriyor.

Uçuş süresince pilotlar ve uçuş ekipleri, hava akımı, türbülans riski, acil durumda inilebilecek hava limanları ve en kısa mesafe gibi birçok etkeni hesaplayarak rota çiziyor. Biz her ne kadar çocukluğumuzdan beri iki nokta arasındaki en kısa mesafe doğrusal mesafedir şeklinde bilgilendirilmiş olsak da söz konusu Dünya\’nın geoit şekli olunca bu bilgi değişikliğe uğruyor. En kısa mesafe üzerinden seyahat edebilmek için de uçaklar doğrusal değil, parabolik bir rota izliyor.

Parabolik Rota İki Nokta Arasındaki Mesafeyi Kısaltıyor!

Parabolik rota çizerek uçmanın, iki nokta arasındaki mesafeyi kısalttığını belirttik, şimdi de bunu bir örnekle açıklayalım:

İstanbul New York arası bir uçuş planı, bu durumu açıklamak adına en uygun rotalardan biridir. İstanbul ile New York arasındaki mesafeyi Rhumb Doğrusu adı da verilen doğrusal bir rota üzerinden hesapladığımızda aradaki mesafenin 9600 Km olduğunu görürüz. Ancak dünyanın geoit şekli nedeniyle iki nokta arasında bulunan gerçek en kısa mesafe farklı olacaktır.

Arada bulunan bu farktan yararlanan uçaklar amaçları yolculuk süresini kısaltmak olduğu için, kutuplara yaklaşarak uçacakları bir rota çizer. İstanbul ile New York arasındaki gerçek mesafe büyük daire metodu denilen bir yöntemle hesaplanır ve bu hesaplamalar sonucunda gerçek (kuş uçuşu) mesafe 8070 olarak bulunur. Bu hesaplamalar da hem süre hem de yakıt tasarrufu sağladığından, en güvenli uçuş rotası bu şekilde çizilir.

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayın!

James Webb Teleskobu bugün uzaya fırlatıldı

0
james webb uzay teleskobu

Uzun süredir fırlatılışı ertelenen James Webb Uzay Teleskobu nihayet bugün uzaya fırlatıldı. Fırlatma  ve teleskobun önemi ile detaylar haberimizde.

En eski Mars kayalarının nasıl oluştuğu keşfedildi

0
nasa-mars-perseverance-teknosafari

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından görevlendirilmiş Mars aracı Perseverance, Mars içerisinde yer alan en eski kayaların nasıl oluştuğunu keşfetti.

Doping Teknoloji Tırı Yola Çıkıyor – Neler Sunuyor?

0
doping-teknoloji-tiri

Doping Hafıza adıyla da bildiğimiz, Doping Eğitim Teknolojileri\’nin yeni projesi Doping Teknoloji Tırı, 10 Ekim\’de yola çıkıyor. Proje neleri hedefliyor, bünyesinde neler barındırıyor? Detaylar haberimizde.

WhatsApp Çoklu Cihaz Bağlantısı Nasıl Yapılır?

0
whatsapp-coklu-cihaz-teknosafari

WhatsApp çoklu cihaz özelliği sonunda Türkiye\’de de yayınlandı. Yeni özellik sayesinde kullanıcılar, telefonda internet bağlantısı olmasa bile WhatsApp\’a erişebilecek.

Astronotlar, CRISPR Gen Düzenleme Teknolojisinin Uzayda Nasıl Çalıştığını Gösterdi 

0
CRISPR Gen Düzenleme

Astronotlar, CRISPR gen düzenleme teknolojisinin uzayda nasıl çalıştığını gösterdi. Söz konusu teknolojinin, artık Dünya’yla sınırlı olmadığı ifade edildi. Yapılan çalışmanın, uzun süreli uzay yolculuklarının anahtarı niteliğinde olabileceğinin de altı çizildi.  

Astronotlar, CRISPR gen düzenleme teknolojisinin uzayda nasıl çalıştığını gözler önüne serdi. Söz konusu teknolojinin, artık Dünya ile sınırlı olmadığı kaydedildi. Astronot Christina Koch ve bir grup bilim insanı, ‘CRISPR-Cas9’ tekniğini ilk kez uzayda başarıyla gösterdi. Gösterilen yöntem, hasar gören DNA’nın mikro yerçekiminde nasıl onarıldığı üzerinde çalışmak için uygulanan yeni bir tekniğin bir parçası olarak kullanıldı. Araştırmacılar, teknik problemler ve güvenliğe ilişkin endişelerin daha önce benzer çalışmalar yapılmasının önüne geçtiğine işaret etti.  

Koch ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan deney, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS)’ndaki bir mayanın hücre kültüründe hasar verici çift dizgili bir DNA kırılması üretti. Deney için gerekli malzemelerin birçoğu, Uluslararası Uzay İstasyonu’na 2019 yılının Mayıs ayında ulaştı. Koch, deneyi söz konusu DNA kırılmasının üretilmesinden çok daha önce tamamladı. Ancak bulgular, geçen haftalarda kendini göstermeye başladı.  

Söz konusu yaklaşımın, uzayda DNA onarımı ile ilgili diğer çalışmaların önünü açması bekleniyor 

\"Uzayda

Diğer yandan; söz konusu yaklaşımın, uzayda DNA onarımı ile ilgili diğer çalışmaların önünü açması bekleniyor. Çalışmanın yeterli oranda ilerletilmesi durumunda bilim insanları, iyonlaştırıcı radyasyondan kaynaklanan genetik hasarı ve uzun süreli uzay uçuşlarındaki benzeri genetik etkileri çoğaltabilmeyi umuyor. Bu durumun da NASA ve diğer uzay ajanslarının, astronotları koruyan ve derin uzay keşiflerini daha pratik bir hale getiren teknolojiler geliştirmesine yardımcı olabileceği tahmin ediliyor. 

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayınız.

İlginizi çekebilir:

Çin’in Mars Keşif Aracı Zhurong, Kızıl Gezegenin Yüzeyindeki İlk Test Sürüşünü Tamamladı! 

NASA, 2030 Yılına Kadar Venüs Gezegenine İki Operasyonel Görev Gerçekleştireceğini Açıkladı 

Bilim İnsanları, 30 Yıl Önce Ölen Bir Hayvanın Genetik Materyalinden Klon Üretmeyi Başardı 

Türk Bilim İnsanlarından Saniyeler İçinde COVID-19 ’u Tespit Eden Kit: E-Burun

0
TURK BILIM INSANLARI, KORONAVIRUSU SANIYELER ICINDE TESPIT EDEN VE YUZDE 90’IN UZERINDE DOGRU KARAR VEREN “E-BURUN” SISTEMI GELISTIRDI. ISTANBUL (DHA)

Türk bilim insanları saniyeler içinde COVID-19’u tespit edebilen ve yüzde 90 oranında doğru tanı koyan bir test kiti geliştirildi. İstanbul Medipol Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının geliştirdiği ve COVID-19 \’u saniyeler içinde tespit eden cihaz ‘e-burun’ ismiyle cihaz ‘e-burun’ ismiyle anılıyor. 

İstanbul Medipol Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren bilim insanları, yeni bir koronavirüs test cihazı geliştirdi. 300’den fazla hastadan alınan örneklerle geliştirilen ve yüzde 90 oranında doğru tanı koyan COVID-19 test kiti ‘e-burun’ saniyeler içinde sonucu kullanıcıya bildiriyor. Şimdilik bir prototip olarak anılan ‘e-burun’ isimli cihazın öncelikli olarak hastanelerde değil de kamuya açık alanlarda kullanılması hedefleniyor. 

İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Silahtaroğlu ve Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları\’ndan Prof. Dr. Mesut Yılmaz, çalışmalarına ilk olarak bal kalitesi ve arı sağlığı kalitesini ölçümlemek için başladıklarını ancak aynı teknolojinin COVID-19 test kiti için de kullanılabileceğini fark ettiklerini belirtiyor. 

Prof. Dr. Gökhan Silahtaroğlu, “Hayata geçirdiğimiz projenin asıl amacı, kovan içerisine yerleştirdiğimiz sensörler üzerinden elde ettiğimiz hava kalitesi verilerini geliştirdiğimiz yapay zekaya öğreterek, hava kalitesi ile arı sağlığı ve balı kalitesi arasında ilişki kurmaktı. Kullandığımız sensörlerin zaten kanser ve tüberküloz gibi hastalıklarda denendiğine dair bilimsel makalelere denk gelmiştik. Çalışma esnasında koronavirüs Türkiye’de görülmeye başlandı. Bizde yaptığımız çalışmayı bu hastalığa uyarlamaya karar verdik. Birtakım sensörler kullanarak ağız ve burundan çıkan nefesin bileşenlerini ayrıştırıp sayısallaştırdık ve PCR testleriyle eşleştirerek yapay zeka modeline öğrettik. Denemeler sonucu, Kovid-19’u tespit etmede yüzde 90\’ın üzerinde başarı elde ettik” dedi.

“Geliştirilen yapay zeka, kanser gibi pek çok hastalığının tespitinde de kullanılabilir”

Prof. Dr. Gökhan Silahtaroğlu, geliştirdikleri yapay zekanın sadece COVID-19’un tespitinde değil ilerleyen dönemlerde kanser gibi pek çok hastalığın tespitinde de kullanılabileceğini dile getirdi.  Silahtaroğlu, “Saniyeler içerisinde Kovid-19’u pozitif veya negatif olarak yüzde 90’ın üzerinde tespit edebiliyoruz. Ön tanısını koyabiliyoruz. En azından riskini belirleyebiliyoruz. Bu çalışma sadece Kovid-19 hastalığının tespitiyle sınırlı kalmayacak.  Başka hastalıkları da biz yapay zekaya öğretebiliriz. Bütün donanımımız hazır. Hekimlerimiz bize hasta ve hastalık verilerini sunabilecek olurlarsa çok rahatlıkla makineye öğretebiliriz. Saniyeler içerisinde en azından bazı hastalıkları teşhisini koymuş olabiliriz” dedi. 

İlginizi Çekebilir:

Türkiye’de Pandeminin Başından Bu Yana COVID-19 Hakkında 23 Milyon Tweet Atıldı 

Yeni Nesil COVID-19 Aşıları, Hap veya Burun Spreyi Formunda Gelebilir 

Haftalık Teknoloji Gündemi – Elektrikli Scooter Düzenlemesi, En Çok Veri Toplayan iOS Uygulamaları:

 

Dünya Atmosferindeki Karbondioksit Oranı, Son 63 Yılın En Yüksek Seviyesine Ulaştı! 

0
Dünya Karbondioksit Oranı

ABD merkezli ‘Scripps Okyanus Bilimleri Enstitüsü ile Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA)’nin verilerine göre; Dünya atmosferindeki karbondioksit oranı, son 63 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. NOAA yetkilisi Ralph Keeling, konuya ilişkin açıklamasında “Gittikçe asla ulaşmak istemeyeceğimiz bir noktaya doğru ilerliyoruz” ifadelerine yer verdi.  

ABD merkezli ‘Scripps Okyanus Bilimleri Enstitüsü ile Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA)’ tarafından açıklanan verilere göre; Dünya atmosferindeki karbondioksit oranı, Mayıs ayında 1 milyonda 419 parçaya (PPM) ulaştı. Uzmanlar, söz konusun oranın karbondioksit ölçümlerinin düzenli olarak yapıldığı 63 yıllık kayıt tarihi boyunca tespit edilen en yüksek rakam olduğuna işaret etti. Geçen yılın aynı döneminde, atmosferdeki karbondioksit oranının 1 milyonda 417 parça (PPM) olduğunun da altı çizildi. 

NOAA yetkilisi Ralph Keeling, konuya ilişkin açıklamasında “Gittikçe asla ulaşmak istemeyeceğimiz bir noktaya doğru ilerliyoruz” ifadelerine yer verdi. 2021 yılı içerisinde, Dünya atmosferindeki karbondioksit oranının 1 milyonda 420 parçayı (PPM) geçmesinin beklendiği kaydedildi. Atmosferik karbondioksitin ana kontrolünün fosil yakıt emisyonuyla ilgili olduğunu da sözlerine ekleyen Keeling, “Her yıl atmosferde daha fazla karbondioksit biriktiğinden, yükselişi durdurmak için önümüzde hala uzun bir yol var” ifadelerini kullandı.  

Geçen yıl karbondioksit salınımı, COVID-19 salgınına bağlı karantina çalışmalarıyla yüzde 7 gerilemişti

\"Karbondioksit

Diğer yandan; COVID-19 salgınına bağlı olarak yapılan sosyal izolasyon ve karantina çalışmaları nedeniyle, araç kullanımı azalmış ve geçen yıl karbondioksit salınımı, yüzde 7 gerilemişti. Bu gerilemenin, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yıllık bazda görülen en yüksek düşüş olduğu belirtilmişti. Uzmanlar, emisyonun 2021’de yeniden yükselişe geçeceğine işaret ediyordu.  

Tekno Safari YouTube kanalına abone olmak için tıklayınız.

İlginizi çekebilir:

Çin’deki Sera Gazı Salınımı, 30 Yıldır İlk Kez Tüm Gelişmiş Ülkelerin Toplam Karbondioksit Salınım Miktarını Geride Bıraktı 

Bilim İnsanları, Karbondioksiti Jet Yakıtına Dönüştürmeyi Başardı 

Maskenin Karbondioksit Zehirlenmesi Yarattığı İddialarına Bilim İnsanları Yanıt Verdi

Hindistan, Sosyal Medyadaki Haberlerde Koronavirüs için ‘Hint Varyantı’ İfadesinin Kullanılmasını İstemiyor

0

Hindistan hükümeti, sosyal medya platformlarındaki COVID-19 haberlerinde ‘Hindistan varyantı’ ifadesinin bulunduğu paylaşımları kaldırmak için harekete geçti. Cuma günü Hindistan Elektronik ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı’nın sosyal medya platformlarına durumu anlatan bir mektup yazdığı ancak resmi olarak açıklama yapılmadığı söyleniyor. 

Koronavirüs pandemisinde pek çok ülke aşılama sürecine girmişken pek çok ülke pandemiyle mücadele döneminde vaka sayılarını azaltmaya çalışıyor. Pandeminin kontrolden çıktığı bir ülke olarak anılan Hindistan’da bu konuda en ağır etkilenen ülkelerden biri oldu. Mayıs ayının başında ortalama 380 bin vakanın açıklandığı ülkede, Hindistan varyantı olarak anılan virüs hakkında hükümet bazı adımlar attı. Aktarılan detaylara göre, Hindistan hükümeti sosyal medyadaki koronavirüs paylaşımları için platformlarla görüşmeye başladı.

Reuters’ın aktardığına göre, Hindistan Elektronik ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı, cuma günü sosyal medya şirketlerine gönderdiği bir tebligatta platformlarında ‘Hindistan varyantı’ ifadesinin yer alması halinde söz konusu paylaşımları kaldırmalarını istedi. Söz konusu tebligatın kamu ile paylaşılmadığı ancak haber kuruluşlarında yer aldığı belirtiliyor. 

Hindistan hükümetinin hangi sosyal medya platformlarına uyarıda bulunduğu resmi olarak bilinmese se, Twitter, Facebook ve Instagram’ın içerisinde bulunduğu düşünülüyor. Halihazırda hükümetin daha önce de söz konusu mecralarda kritik gönderileri kaldırmasını istediği biliniyor. 

Hükümet, Hindistan varyantı ifadesini doğru bulmuyor

Hükümetin gönderdiği tebligatta, \”Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bilimsel olarak bahsedilen böyle bir varyant yok. DSÖ, raporlarının hiçbirinde B.1.617 varyantını \”Hindistan varyantı\” terimi ile bağdaştırmadı\” dendi ve bu kullanımın \”tamamen yanlış\” olduğu aktarıldı. 

Hükümet, Hindistan varyantının bulunmadığını aktarsa da, geçen yıl bölgede  keşfedilen B.1.617 varyantının Güney Asya’daki yıkıcı pandemi dalgasına sebep olduğu düşünülüyor. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) söz konusu varyantın daha bulaşıcı olduğunu ve küresel bir risk oluşturduğunu söylemişti. 

İlginizi Çekebilir:

Koronavirüs ile İlgili Yapılan Aşı Karşıtı Paylaşımların Arkasında Yalnızca 12 Kişi Var! 

BioNTech Tarafından Geliştirilen COVID-19 Aşısının, Virüsün Güney Afrika Mutasyonuna Karşı Çok Daha Az Etkili Olduğu İfade Edildi 

Uzaktan eğitim ve görüntülü görüşme ihtiyaçları için tablet: TCL 10 TABMAX inceleme: